#Bir Zorbalık Hikayesi: "Görünmez"
- Öykü Yavuz
- 10 Oca
- 3 dakikada okunur

Bu bölüm İspanyol yazar Eloy Moreno ‘nun yazdığı #*Görünmez* kitabından uyarlanan aynı isimli mini diziden bahsetmek istiyorum sizlere..
Kitabı okuma fırsatım olmadı ama 6 bölümlük dizi beni oldukça tatmin ettiği için okumuş kadar oldum diyebilirim. Ama yinede en kısa sürede kitabı da okumak isterim. Zira hikaye her ne kadar genç edebiyatı türünde olsa da, bana soracak olursanız yetiskinlerin, ebeveynlerin ve eğitimcilerin de okuması gereken bir kitap “Görünmez”
İster kitabı okuyun isterseniz dizisini izleyin ama benim düştüğüm hataya düşmeyin isterim. Az kalsın İsmine bakarak “yine bir süper kahraman dizisi daha “ diyerek es geçecekken açtığım fakat henüz ilk bölümde hiç bir fantastik süperle alakası olmadığını lakin süper olmaya kalkmanın bedelinin ağır olduğunu gördüğüm müthiş bir dizi seyretmiş oldum.
“Görünmez”in hikayesini kısaca özetlemek gerekirse;
Dizi genç bir çocuğun hastane odasında tedavi gördüğü esnada başlıyor. Fakat adım adım onu oraya getiren olayların ne olduğunu hikaye ilerledikçe anlamaya başlıyoruz. Bu çocuk kendine paralel bir evren yaratarak orada süper güçleri olduğunu zanneden, çizgi roman okumayı seven ve zaman zaman onları çizen liseye yeni geçmiş bir gençtir. #Çocukluk arkadaşı *Zaro*, yüzünde çilleri olan ve okula başladığı gün tanıştığı, hatta görür görmez aşık olduğu *Kiri* ile mutlu bir şekilde okula gidip gelir. Kahramanımız aynı zamanda başarılı bir öğrencidir. Herhangi bir göze çarpan fiziksel özelliği yani onunla dalga geçilecek türden şişman, sıska, sivilceli, bir hali yoktur. Ya da ruhsal olarak… Yani ana karakter sıradan, neşeli, yardım sever, başarılı bir gençtir anlayacağınız.
Henüz okulun başlarında matematik derdinden önemli bir sınava tabi olacaklardır. Öğretmen kopya çekmemeleri için oturdukları sıralarını değiştirmelerini ister. Şans bu ya, bizim #kahraman sınıfın zorbası *MM* diye bilinen çocuğun önüne düşer. Sınav sonuna doğru MM, ondan kendi kağıdını vermesini ister. Ama bu gerçekleşmez. İşte ne olduysa bundan sonra olur. Artık kahramanımız okulda, dışarıda yani görüldüğü her yerde MM ve kendi gibi zorba olan çetesi tarafından aşağılanmaya ve şiddet görmeye başlar. Yaşadığı bu #tacizler, gördüğü bu #fiziksel ve #sözelşiddet yüzünden giderek içine kapanan ana karakter, herkesin gördüğü halde kimsenin ona yardım etmemesi yüzünden *Görünmez* olduğuna inanmaya başlar…
Günümüzde dünyanın pek çok yerinde artan akran zorbalığı haberlerini duymuş ya da çeşitli mecralarda gözünüze çarpmış olabilir.
Şiddetin şekli değişse de buna maruz kalan kişilerde bıraktığı tahribat oldukça ciddi sonuçlar oluşturabiliyor. Uygulanan şiddet İster fiziksel, ister sözel, duygusal ya da siper şiddetten biri olsun, şayet zamanında bu zorbalığa müdahale edilemezse kişide başta ruhsal olmak üzere pek çok sorun ortaya çıkarabilir.
Kısaca #Zorbalık kavramı için gerçekte kendini yetersiz hisseden bir bireyin yine kendini tatmin etmek, zayıf ve yetersiz kısımlarını saklamak için başka bir bireye uyguladığı olumsuz davranışlardır diyebiliriz. Zorbalık yapan bir kişi olabileceği gibi bir grupta olabilir.
Kurbanın maruz kaldığı zorbalık türü; itme, çekme, çelme takma, dövme gibi fiziksel olabilir. İsim takma, alay etme, küfürle hitap etme gibi sözlü olabilir. Dışlama, dedikodusunu çıkarma, sürekli yanlışa yönlendirme gibi duygusal olabilir. Ya da sürekli telefondan mesaj atma, arama, dijital mecrada uygunsuz görüntüleri yayma şeklinde siper şiddeti içeren bir türü de olabilir.
Akran zorbalığı hafife alınacak bir konu değildir. Bazen “çocuklar birbirine şakalar yapar “ diyerek gözardı edilecek bir konu hiç değildir.
Hemen burada iki kitap önerisi yaparak konuya devam edeyim. İlki William Golding’ in “#*Sineklerintanrısı*” diğeri Andreas Barba ‘nın “#*KüçükEller*“ isimli kitabı.
Zorbalığa maruz kalan #kurban, şayet ilgili kişilerce (ki bu okul yönetimi, öğretmenler, ebeveynler ve arkadaşlarıdır) zamanında müdahale edilip yaşadığı şiddet çözülemezse, o kişide #sosyalizolasyon, #içekapanma, #sessizleşme, #düşükbenlik, #kaygı seviyesinde artış, #akademik alanda düşüş hatta varlığını yok etme yani intihar eğilimleri bile görülebilir.
Yine Zorbalığı gerçekleştiren kişilerde de, ilerleyen yaşlarında suça daha çok meyilli olma, aykırı bir suçluya dönüşme, yasal yükümlülükleri yerine getirmeme, hem sosyal ilişkilerde hem de #otorite ile yani yasayla ve uygulayıcılarla ters düşme gibj sorunlar baş gösterebilir.
Bu açıdan gerek zorba gerekse kurban kişiler aynı şekilde desteklenmeli, eğitim müfredatlarından, destek ve farkındalık eğitimlerinden uzak tutulmamalıdır. Bu kişilere hem sosyal hemde #psikolojikdestek sağlanmalı dışında kalan kişilere de bu #farkındalık ivedilikle kazandırılmalıdır.
Konu ile ilgili alınması gereken tedbirler olduğu kadar buna destek olacak kişilerin de katılımı sağlanmalı, yaygın ve hızlı bir şekilde toplumsal farkındalık oluşturulmalıdır.
Zorbalık, bireylerin özgüvenini ve yaşam kalitesini doğrudan etkileyen ciddi bir problem olduğu için, oluşturulan toplumsal farkındalık uzun vadeli stratejilerle çözüme kavuşturulmalıdır.
Daha öncede bahsettiğim gibi yaşanan bu travmatik deneyimler sadece Zorbalık yapan ve kurban rolüne sokulan kişileri ilgilendiren meseleler değildir. Bu, devletin yetkili organı, okul yönetimi, aileler ve toplumun tamamını ilgilendiren normalden çok daha önemli bir meseledir.
Eğitimin amacı salt kuramsal bilgiyi öğretmek olmadığı gibi gençlerin belki bir süre oyalanıp gittikleri bir yer asla olmamalı, orada hayatın inceliklerine dair, iletişimin gücüne, sosyal ilişkilere, paylaşmaya, yardımlaşmaya kısaca sorumluluk sahibi, iyi insanlar olmaya dair pek çok önemli konu öğrenilmesi gerekir. Bu da sadece okulun verdiği eğitim kalitesiyle değil, akran kişilerin birbirleriyle uyumlu olmasına bağlıdır. Toplumu daha iyi ve müreffeh seviyelere çıkaracak olan yarının toplumunu oluşturacak bu gençlerle mümkündür.
Başka bir Akıl Fikir Gezegeni bölümünde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın 🤗

Yorumlar