top of page

#Utanmaz bir adam


Bölüm konuğu: Hüseyin Rahmi Gürpınar

Yokluk halk içindi. Bu doymaz ejderler bütün gelir kaynaklarını ele geçirmişlerdi. Bu zalim, bu cahil, bu çapulcu yönetimden şikâyet edenler asi sayılır, hemen sürgün edilir, mazlumlara ses çıkarma hakkı tanınmazdı. Gazetelerin ağzına, ısıran köpekler gibi ağızlık takılmış, kalemlere pranga vurulmuştu. Şair, yazar yetişmiyor, fikirler kaynadıkları kafaların içine kilitleniyordu. Yazı yazanlar, zulmü alkışlamak için yazdıkları sütunların yarısını padişahı övmeye, şükrana, duaya ayırmak zorundaydılar. İçinde yaşanması cehennem gibi olan bir memleketi cennet bahçesi göstermek için dalkavuk kalemler birbiriyle yarışıyordu. İlim ve fikir insanı olmak, vatan haini sayılmak demekti. Polis gözetiminde yaşarlardı. Ufak bir olay olduğunda en önce onlar yakalanırdı.


Sansür, gazetelere yazı yazdırmaz, hafiyeler halkın dertleşmesine izin vermezdi. Hükümetin her kötülüğü, gizli hastalıklar gibi örtbas edilir, Türkler burunlarının dibinde olup biten felaketleri Avrupa gazetelerinden öğrenirdi.


Yetişecek zeki gençler, kaba saba fikirli, cahil yöneticilerin baskısı altında ezilirdi. Bugün, o dönemin soygunculuğundan kalma iratlarla, paralarla geçinenler, sahip oldukları malların gerçek ve haklı mirasçıları olmadıklarını bilmelidir. Bu mülkler, emekleriyle kazanan yazarların, yeteneklerini sergilemelerine izin verilmemiş sanatçıların, vatanseverlikleri suç sayılarak sürgüne gönderilenlerindir.


Eğer onlar susturulmamış olsaydı, zorbanın sadık köleleri, insanlıktan bihaber yöneticiler, o altın külçeleri üzerinde yuvarlanabilir miydi? Hakkı susturarak, adaleti kelepçeleyerek, ülkeyi ilimden, fikirden, kültürden mahrum bırakarak, gözyaşı, kan, irin kaynaklarından gelen bu miraslarla bugün geçinenler, "Babalarımızın vatana yaptığı şu hizmet sayesinde bu nimetlere hak kazandık" diyebilirler mi? Zorbanın keyfine hizmet etmek, millete ihanet etmektir. Zorbaya sadık kalmak, zulmü sürdürmektir. Her zorba, etrafına topladığı kalpsiz, ahlaksız açların açgözlülüğünü doyurarak baskısını devam ettirebilir.


Hüseyin Rahmi Gürpınar/Utanmaz Adam sayfa 318.


"Utanmaz Adam", hırsızlığın, dolandırıcılığın ve ahlaksızlığın felsefesi niteliğinde bir eserdir. Kitabın ana karakteri Avnussalah, kötü geçirilmiş bir çocukluk, yetersiz eğitim ve yokluk içinde şekillenmiş bir gençtir. Aç karnını doyurmak için küçük dolandırıcılıklara başlar. Zamanla yanına katılan kendi gibi insanlarla işlerini büyütür, pek çok kişiyi tongaya düşürür ve nihayet istediği kazanca ulaştığında bu işleri bırakıp namuslu bir insan olmaya karar verir.

Kitabın sonunda şöyle der:


"Adam öldürmedim. Sokakta pusu kurarak, bağırta çağırta kimseyi soymadım. Toplum içinde, kangrenleşmiş birer yara gibi duran soysuzlara çattım. Bu kanun kaçakçılarının kazançlarından vergi aldım. Onları korkuttum, üzdüm. Hiçbir şeye aldırmadan saldıranların cesaretini kırdım. Çaldım, dolandırdım, sağdan soldan sızdırdım. Karşıma hiçbir davacı çıkmadı. Çünkü yere vurduklarım benden daha suçlu, mahkeme kaçkınlarıydı. Yakalarını adalete teslim etmeden beni ele veremezlerdi."


Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın bu sorgulayıcı ve unutulmaz eserini, yani Utanmaz Adam'ı ve onun sıra dışı kahramanı Avnussalah’ı tanımanızı öneririm. Yazarın pek çok kitabında olduğu gibi bu hikâyede de alınacak önemli dersler var.


Başka bir bölümde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın! 🤗

Comments


bottom of page