top of page

Transaksiyonel Analizde Yapısal ve Yaşamsal Ego Durumları

  • Yazarın fotoğrafı: Öykü Yavuz
    Öykü Yavuz
  • 6 Haz
  • 3 dakikada okunur

Sigmund Freud’un Yapısal Kişilik Modelini duymuşsunuzdur. Hani şu kişiliği üç temel bileşen üzerinden açıkladığı: id, ego ve süperego. Bu kavramları sırasıyla ilkel benlik, uyum sağlayan benlik ve ahlaki ya da yargılayıcı benlik olarak da tanımlayabiliriz.


Öte yandan, Eric Berne’ün geliştirdiği Ego Durumları Kuramı, kişiliği üç ana ego durumuna ayırır: Ebeveyn, Yetişkin ve Çocuk Ego durumları diye, (kısaca baş harfleri EYÇ ile bilinen). Ancak Berne’ün bu modeli yüzeyde göründüğünden çok daha katmanlı gibi gözükmekte… Zira her bir ego durumu kendi içinde yapısal ve yaşamsal olarak birkaç kez ayrılabiliyor.


Mesela Ebeveyn Ego Durumu: Eleştirel Ebeveyn ve Doğal Ebeveyn olarak ikiye ayrılırken


Çocuk Ego Durumu: Uygun (Uyumlu) Çocuk ve Doğal yani (Spontan) Çocuk olarak ayrılıyor.


Yetişkin Ego Durumu ise, özgün biçimiyle yapısal olarak sabit kalarak bir alt bölüme ayrılmıyor.


Konunun burasında önemli bir husus öne çıkıyor gibi gözüküyor o da: Her bir ego durumunun kendi içinde, diğer ego durumlarının izlerini taşıyan yapıları oluşturması. Örneğin:


Bir Eleştirel Ebeveynin içinde bastırılmış bir Çocuk veya katı bir Yetişkin olabilir.


Doğal Ebeveyn içinde empatik bir Yetişkin ya da neşeli bir Çocuk yer alabilir.


Aynı durum Uygun Çocuk ve Doğal Çocuk için de geçerlidir; her biri kendi tutumu içerisinde ebeveyn ya da yetişkinlik parçaları barındırabilir.


Bu çok katmanlı yapı, bize ego durumlarının sabit olmadığını, içsel etkileşimlerle şekillendiğini gösterir. Her birey, bir davranış veya düşünce biçimini sergilerken sadece bir ego durumunun etkisinde kalmaz; o durumun içindeki daha küçük yapıların da etkisindedir.


Bununla birlikte, tüm bu iç içe geçmişlik içinde Yetişkin Ego Durumu, diğerlerinden farklı bir yerde durur. Çünkü Yetişkin, düşünsel, duygusal, davranışsal ve zamansal olarak şimdi ve burada olmak zorundadır. Yetişkin ego, ne geçmişe (çocukluk yaşantılarına) ne de geçmişten aktarılan yargılara (ebeveyn temsillerine) saplanmadan, veriye ve gerçekliğe dayalı işlev gösterir. Bu nedenle, Freud’un yapısal modeliyle kıyaslandığında, Yetişkin Ego durumu, id-ego-süperego üçlüsünde yalnızca ego ile örtüşür; çünkü onun temel işlevi de gerçeklikle uyumu sağlamaktır.


Fakat şunuda söylemek gerekir; Her bir ego kendi içinde id-ego ve süperegoyu da ayrı ayrı barındırır. Her Ebeveyn, her çocuk; dikkat ederseniz yine Yetişkini ayrı tutuyorum, ayrıca Freud’un yapısal kişilik yapısını içinde barındırır. Yani Eleştirel ve Doğal Ebeveyn ile Uyumlu ve Doğal Çocuk kendi ilkel benine uyumlu ve eleştirel bene de sahiptir.


Transaksiyonel analiz teorisine göre birbirinden farkı üç ego durumunun hem kendi içinde yani Ebeveny -Ebeveyn, Ebeveyn -Yetişkin, Ebeveny-Çocuk ya da Çocuk-Çocuk, Çocuk-Yetişkin, Çocuk Ebeveyn etkileşimlerinin olduğunu bilmek dışında Eleştirel ve Doğal Ebeveyn ile Uygun ve Doğal Çocuk durumundaki etkileşimlerini de tahlil etmek bu konuyu oldukça katmanlı bir şekle dönüştürmektedir.


Yine Transaksiyonel yani işlem analizi konusunda dikkat çekici başka bir konu daha vardir; Yaşam pozisyonları konusu..


Transaksiyonel analiz kuramına göre "Okay" olma durumu da diyebileceğimiz bu pozisyonlar bireyin kendisi ve başkaları ile ilgili tutumunu ifade eder. Bu bağlamda Okay olmak kadar Okay olmama da mümkündür. Yani Okay transaksiyonu hayata karşı kurgulanan durumların olumlu ve olumsuz hallerini oluşturur. Bu aşamada dört tip OKAY kurgu olasılığı vardır:


1. Ben Okay"im / Sen Okay'sin


2. Ben Okay'im/ Sen Okay degilsin


3. Ben Okay degilim / Sen Okay'sin


4. Ben Okay değilim/ Sen Okay değilsin


İlk sıradaki Ben Okay'im/Sen Okay'sin tipik bir kazan-kazan durumdur. Bireyin hayata dair oluşturacağı kurgusal anlam herkesin kazanması üzerine kuruludur. Sen Okay/Ben Okay yaşamsal pozisyonu genellikle Yetiskin Ego durumunda yaşanır.


İkinci durum Ben Okay'im/Sen Okay değilsindir. Bu şekilde olusan kurgusal senaryoda "Ben" kazanmak için çevresinde en az bir kaybeden arayacak ve çoğu zaman da Eleştirel Ebeveyn durumunda o kişi kendi farkındalığını kazanana kadar Okay olma durumunu sürdürecektir.


Üçüncü Okay hali Ben Okay değilim/Sen Okay'sin kurgusudur. Bu tipte oluşan senaryo bir kaybeden- kazanan durumunu içerir. "Ben" kendini diğerlerinin yanında bir mağdur, bir kaybeden olarak konunlandıracak ve daha çok Çocuk Ego durumunda kalarak kendini koruma altında tutacaktır.


Dördüncü ve son kısım ise Ben Okay değilim/Sen Okay değilsin transaksiyonun da ise hem "Ben" hem de "Sen" kişileri birlikte tam bir kaybedenler kulübünü oluşturur. Zira bu bireyler kendileri dahil hiç kimseye yardımcı olamaz. Çocuk Ego durumunun Uygun kısmını oluşturan ve safi itaat ve uyum üzerine sürekli Ebeveyn Ego etkisi altında yaşayan bu kişiler hayatlarını tekdüze sürdürme eğilimindedir.


Sonuç olarak, ilk bakışta üç parçalı gibi görünen EYÇ yani Ebeveyn-Yetişkin- Çocuk Ego modeli, yapısal ve yaşamsal olarak derinleştirildiğinde çok daha katmanlı bir hal almakta ve bu katmanlar, kişiliğin hem Freudyen hem de transaksiyonel analiz bakış açısıyla nasıl iç içe çalıştığını anlamamıza olanak tanımaktadır.


Konuyla ilgili daha detaylı okuma yapmak isterseniz; Hem teoriyi ortaya atan ve geliştiren Eric Berne'ün kitaplarını hemde bu konunun daha anlaşılır olmasını sağlayan Thomas A. Harris ve Ian Stewart'ın kitaplarına bir göz atabilirsiniz.


Başka bir bölümde görüşünceye dek, sağlıcakla kalın.

Opmerkingen


bottom of page