
"Ah Romeo! Neden Romeosun sen? İnkar et babanı, adını yadsı. Eğer yapamazsan yemin et sevdiğine, ben vazgeçeyim Capulet olmaktan."
İtalya'nın Verona kentinde yaşayan Capulet ve Montague aileleri, birbirlerine ezeli düşmandır. Ne zaman ve neden başladığı bilinmeyen bu husumet yüzünden her iki ailenin fertleri de birbirlerini adeta canavar gibi görmektedir.
Verona sokaklarında karşılaşan rakip aile üyeleri arasında başlayan kavga, kılıçların çekilmesine yol açar. Ancak şehrin yöneticisi Prens Escalus ve askerleri zamanında yetişerek olayın büyümesini engeller. Prens, öfkeyle şöyle der:
"Bir daha bu sokakların huzurunu kaçırırsanız, bedelini canınızla ödersiniz!"
Görüldüğü gibi Capulet ve Montague taraftarları oldukça hırçın ve kana susamış kişilerdir. Dönemin şartlarını düşündüğümüzde, insanların yediği yemekten ya da giydiği kıyafetten ötürü öldürüldüğü bir çağda Shakespeare’in abartıya kaçtığını söylemek pek mümkün değildir.
Oyun, Montague ailesinden Romeo ile Capulet’lerden Juliet’in birbirlerini görür görmez aşık olmaları ve trajik kaderleri üzerine kuruludur.
Bir Buluşma, Bir Aşk
Romeo başlangıçta Rosaline adında bir kadına aşıktır ve gözü ondan başkasını görmez. Ancak Rosaline, Romeo’nun sevgisine karşılık vermediğini söyleyerek ondan uzaklaşır. Romeo, bu durumu kabullenemezken kuzeni Benvolio ona etrafına bakmasını ve başka güzellikler keşfetmesini öğütler.
Tam bu sırada yanlarından geçen iki kişi, Lord Capulet’in o gece büyük bir davet verdiğinden bahseder. Davetliler listesinde Rosaline’in de olduğunu fark eden Romeo, bu fırsatı kaçırmamak için bir maske takarak arkadaşlarıyla birlikte davete katılır.
İşte ne olduysa bu noktadan sonra olur.
Romeo, kalabalığın içinde Rosaline’i ararken, bir anda karşısına Juliet çıkar. Ve onu görür görmez âşık olur. Yanına giderek ona iltifatlar yağdırır. Juliet de Romeo'dan etkilenmiştir. Tam elleri birleştiği anda Juliet’in kuzeni Tybalt, Romeo’yu tanır ve onu kovalamaya başlar. Romeo ve Benvolio hızla oradan kaçar.
Ancak Romeo, Juliet’i bir kez daha görmek için onun evinin bahçesine girer ve ünlü Balkon Sahnesi yaşanır. Burada birbirlerine aşklarını ilan ederler.
Aşk ve Trajedinin Gölgesi
Romeo ve Juliet, aşklarının önünde büyük engeller olduğunu bilseler de hemen evlenmeye karar verirler. Bu konuda Rahip Laurence’tan yardım isterler. Rahip Laurence, yalnızca bir din adamı değil, aynı zamanda bitkilerden ilaçlar, çeşitli zehirler ve panzehirler yapan bilgili bir kişidir. İyi niyetli ve barışçıl biri olduğu için, bu evliliğin iki aileyi barıştırabileceğini düşünerek onları gizlice evlendirir.
Ancak olaylar hızla trajediye dönüşür.
Lord Capulet, kızı Juliet’i Prens Escalus’un yeğeni Paris ile evlendirmek istemektedir. Juliet’in Romeo ile evli olmasını bilmemektedir. O esnada Romeo, Tybalt ile karşılaşır. Tybalt, Romeo’yu davete izinsiz girmesinin intikamını almak için kışkırtır. Romeo kavgadan kaçınmak istese de, en yakın arkadaşı Mercutio, Tybalt tarafından öldürülünce intikam ateşiyle Tybalt’ı öldürür.
Romeo, Prens Escalus’un koyduğu yasa gereği idama mahkûm edilir ancak cezası Verona’dan sürgüne çevrilir. O da Mantua’ya kaçar.
Bu sırada Juliet’in ailesi düğün hazırlıklarını tamamlamıştır. Çaresiz kalan Juliet, Rahip Laurence’tan yardım ister. Rahip ona, içtiğinde ölü gibi görüneceği ancak belli bir süre sonra uyanacağı bir ilaç hazırlar. Planına göre, Juliet öldü sanılacak ve mezarlığa götürülecektir. Bu sırada Romeo'ya haber gönderilecek ve Juliet uyanmadan önce onu alıp birlikte kaçacaklardır.
Fakat işler ters gider.
Zaman, Kader ve Ölüm
Juliet, korksa da ilacı içer ve uyur. Sabah olduğunda ailesi onu ölü zanneder ve cenaze töreni için mezarlığa götürürler.
Ancak Romeo’ya, Rahip Laurence’ın planını anlatan mektup ulaşmaz. Bunun yerine, Romeo'ya Juliet'in öldüğü haberi gider. Bunu duyan Romeo, yanında getirdiği güçlü bir zehiri içerek Juliet’in yanında can verir.
Juliet uyanır.
Gözlerini açtığında Romeo’yu ölü halde bulur. Önce onun dudaklarında kalan zehirden bir damla arar ama bulamaz. Son çare olarak Romeo’nun hançerini alır ve kalbine saplayarak hayatına son verir.
Olayın ardından Capulet ve Montague aileleri, yıllardır süren anlamsız düşmanlıklarının nelere yol açtığını görerek barışmaya karar verirler. Romeo ve Juliet adına Verona’da birer heykel dikerek onların anısını yaşatırlar.
"Ah Romeo! Neden Romeosun sen? İnkar et babanı, adını yadsı. Eğer yapamazsan yemin et sevdiğine, ben vazgeçeyim Capulet olmaktan."
"Söylesene, adın ne önemi var? Şu gülün adı değişse de kokusu yine aynı güzellikte olmaz mı?"
"Şu ay şahit olsun, seni seviyorum Juliet."
"Ay üzerine yemin etme Romeo! O her gece şeklini değiştiren, kararsız bir şey... Aşkın da onun gibi değişmesin."
Ve bir bölümün daha sonuna geldik. Neden mi Shakespeare okumalıyız? sorusuna bu kez Romeo ve Juliet’in aşkları ve trajik sonlarıyla cevap vermeye çalıştım. Fakat bölümü şu soru ile bitirmek isterim; "Şayet Capulet ve Montague aileleri arasında herhangi bir düşmanlık olmasaydı, Romeo ve Juliet’in aşkı yine de bu kadar büyülü olur muydu?”
Cevaplarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
Başka bir Shakespeare ve Neden Shakespeare okumalıyız bölümünde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın! 🤗
Comments