top of page

#Maskeli Ebeveynlik ve Koraline




Amerikalı öykü, çizgi roman, tiyatro ve senaryo yazarı Neil Gaiman’ın kaleme aldığı Koraline, ilk bakışta bir çocuk kitabı gibi görünse de, aslında derin anlamlar barındıran, metaforlarla dolu bir anlatı sunar.


Hikâyenin merkezinde, adının sürekli yanlış telaffuz edilmesine alışmış, yaklaşık 10 yaşında bir kız çocuğu olan Koraline yer alır. Yeni tanıştığı insanlar ona sürekli "Karoline" diye seslenir. Bu küçük detay, onun dünyada nasıl algılandığına dair önemli bir ipucu sunar. Koraline, ebeveynleriyle yaşadığı iletişimsizlik ve samimiyetsizlik nedeniyle kendini yalnız hisseden, meraklı ve keşfetmeyi seven bir çocuktur.

Jones ailesi, bahçeli büyük bir evde yaşamaktadır. Evde, sadece misafirler için ayrılmış bir misafir odası bulunur ve kapısı genellikle kapalıdır. Ayrıca, hiçbir yere açılmayan, tuğla duvarlarla örülü bir başka kapalı oda daha vardır. Yaz tatili boyunca kendini oyalamakta zorlanan Koraline, bir gün bu kapıyı açmaya karar verir ve böylece sıra dışı öykü başlar.

Bu sahne, Lewis Carroll’un Alice Harikalar Diyarında eserindeki meşhur tavşan deliği sahnesini anımsatır. Tıpkı Alice’in bilinmeyene doğru adım atması gibi, Koraline de kapıyı açarak bilinmez bir dünyaya adım atar. Normalde dış dünyayla bağlantısı olmayan bu kapı, açıldığında uzun, karanlık bir koridora dönüşür. Koridorun sonunda, kendi yaşadığı eve tıpatıp benzeyen bir ev vardır. Üstelik orada yaşayan insanlar da anne ve babasına oldukça benzemektedir—tek farkla: gözlerinin yerinde parlak düğmeler bulunmaktadır.

Başlangıçta bu yeni ortam Koraline’in hoşuna gider. Yeni anne ve baba, ona sevgi dolu davranır, oyun oynar ve onunla vakit geçirmek isterler. Gerçek anne ve babası işlerinden başlarını kaldıramazken, bu yeni ebeveynler Koraline’e her an ilgi göstermektedir. Ancak zamanla bu yeni dünyanın tuhaf ve tekinsiz bir yanı olduğu ortaya çıkar. Koraline korkuya kapılarak gerçek ailesinin yanına dönmeye karar verir.

Maskeli Ebeveynlik ve Gerçeklik Algısı

Burada Koraline’in iki farklı ebeveyn modeli arasında kaldığını görüyoruz. Gerçek anne ve babası, çoğunlukla onunla vakit geçirmeyen, kendi işleriyle meşgul ebeveynlerdir. Yeni anne ve baba ise sürekli Koraline’in yanında olmayı, onunla ilgilenmeyi tercih eder. Bu durum, ilk başta Koraline’in kafasını karıştırsa da, zamanla her şeyin göründüğü gibi olmadığını anlamaya başlar.

Bu noktada, "maskeli ebeveynlik" kavramı devreye girer. Günümüzde bazı ebeveynler, özellikle sosyal ortamlarda çocuklarına karşı aşırı ilgili görünür. Fakat güvenli alanlarına döndüklerinde, yani evlerinde, ilgisizlik ve ihmal ön plana çıkar. Dışarıda şefkatli ve fedakâr bir ebeveyn gibi davranan bu kişiler, aslında çocuklarına yeterince vakit ayırmayan, onlara gerekli duygusal desteği vermeyen bireyler olabilir.

Koraline de gerçek ailesinin bu kategoriye girdiğini düşünerek, ikinci anne ve babasının yanında kalmayı cazip bulur. Ancak kısa süre sonra, bu yeni ailenin asıl niyetinin sevgi değil, kontrol ve sahiplenme olduğunu fark eder. İkinci anne, yakaladığı çocukları kendi dünyasında hapseden ve onların gözlerini düğmelerle değiştiren kötü niyetli bir varlıktır. Üstelik Koraline’in gerçek anne ve babasını da bir cam kürenin içine hapsetmiştir. Amacı, Koraline’i de koleksiyonuna katmak ve sonsuza dek bu sahte dünyada tutmaktır.

Gerçeklik ve Sahte Cennet Arasındaki Seçim

Burada önemli bir felsefi soru ortaya çıkar: Gerçek dünya, ne kadar zor ve acı dolu olsa da, bireyin kendi deneyimleriyle yaşadığı bir yerdir. Ancak sahte bir cennet, her arzunun anında karşılandığı, zahmetsiz bir dünya sunar. İnsan, hangisini tercih etmelidir?

Bu ikilemi en iyi düğme metaforu özetler. Koraline, bu yeni dünyada kalmayı kabul etseydi, gözleri yerine düğmeler dikilecek ve gerçekleri görme yetisini kaybedecekti. Tüm acılarından arınmış, sürekli mutlu olduğu bir dünyada yaşayacaktı. Fakat bu, aynı zamanda özgürlüğünden ve bireyselliğinden vazgeçmek anlamına gelirdi.

Tarihte de benzer sahte cennetler yaratılmıştır. Örneğin, Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesi’nde müritlerine sunduğu cennet tasviri gibi. İnsanları bir illüzyona inandırarak onların özgür iradelerini ellerinden almak, sahte dünyaların en büyük tehlikesidir. Koraline de bu temayı işleyerek, insanın özgürlüğü ve gerçekliği tercih etmesi gerektiğini vurgular.

Koraline sonunda, özgürlüğü ve kendi deneyimleriyle yaşadığı gerçek dünyayı seçer. Sadece kendisini değil, tutsak edilmiş diğer çocukları ve gerçek anne babasını da kurtararak, büyük bir cesaret örneği gösterir.


Düğme gözler dışında, hikâyede metaforik anlam taşıyan başka öğeler de vardır:

Anahtarlar: Koraline’in hapsolmasına veya özgürleşmesine neden olan nesnelerdir.

Delikli Taş: Komşuları Bayan Spink ve Bayan Forcible tarafından Koraline’e verilen bu taş, ona güç ve cesaret verir. Gerçek hayatta da insanlar, korkularıyla yüzleşirken sembolik objelere tutunarak kendilerini daha güçlü hissedebilir.

Aynalar: Gerçekliğin çarpıtılabileceğini ve her şeyin göründüğü gibi olmadığını simgeler.


Koraline ‘nin macerası, yüzeyde bir çocuk hikâyesi gibi görünse de, alt metinlerinde derin mesajlar içeren bir eserdir. Öykü, Maskeli ebeveynlik, gerçeklik algısı ve bireyin özgür iradesi gibi kavramları sorgulamamıza yardımcı olur. Her ne kadar Alice Harikalar Diyarında kitabı kadar daha katmanlı olmasa da, Neil Gaiman, anlatısı ve metafor kullanımıyla hikâyesine anlam derinliği katmayı başarmıştır.


Başka bir bölümde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın!

Comments


bottom of page