
***Çocukluğum***
Aleksey Peşkov, Maksim ve Varvara’nın oğludur. Ancak Alyoşa, henüz dört yaşındayken babası Maksim, koleradan genç yaşta hayatını kaybeder. Bu kaybın ardından Aleksey, dedesi Vasili, büyükannesi Akulina ve annesi Varvara ile yaşamaya başlar.
Dedesi Vasili, dönemin orta direklerinden biri olarak kabul edilse de sürekli ekonomik krizlerin eşiğinde bir boya dükkanı işletir. Sert ve otoriter bir karaktere sahip olan Vasili, kadınların ve çocukların yaptıkları hataları dayakla öğrenebileceklerini savunur. Üstelik bu görüşünü bizzat uygulayan, kibirli ve ukala bir adamdır.
Büyükannesi Akulina İvanovna ise kocasının tam zıddı bir kişiliğe sahiptir. Müşfik, iyiliksever ve duygusal bir kadın olan Akulina, Aleksey’in hayatında derin bir etki bırakır. Özellikle babasının ölümünden sonra, Akulina’nın ilgisi ve anlattığı hikâyeler, Aleksey'in dünyaya daha pozitif bir bakış açısı geliştirmesini sağlar. Gerçekçi yaşam deneyimlerine rağmen büyükanne, onun düşünce dünyasında olumlu bir iz bırakır.
Vasili ve Akulina’nın Varvara’dan başka Mikail ve Yakov adında iki oğulları daha vardır. Ancak bu iki dayı, çalışkan olmaktan uzak, daha çok içkiye düşkün ve babalarının mirasıyla ilgilenen kimselerdir. Hatta dayılardan biri, karısını döverek öldürecek kadar cahil ve zorba bir adamdır. Aleksey, her iki dayısını da korkak olarak tanımlar. Ancak cehaletin köşeye sıkıştığında tıpkı bir akrep gibi çevresine zarar verebildiğini belirtir.
Aleksey 11 yaşına geldiğinde annesi Varvara da hayata veda eder. Bunun üzerine dedesi Vasili, artık çalışması gerektiğini söyleyerek onu bir ayakkabıcı dükkanına gönderir. Ancak Aleksey, yaşadığı deneyimler, kitaplardan öğrendiği bilgiler ve duygusal zekasının gelişiminde büyük katkısı olan büyükannesinin etkisiyle, haksızlığa ve yalana tahammül edemeyen bir çocuk olmuştur. Bu karakter yapısı nedeniyle pek çok yalan, haksızlık ve hırsızlıkla karşı karşıya kalır ve sonunda çalıştığı yerden ayrılmak zorunda kalır.
Aleksey Peşkov’un bu ilk yıllarını anlattığı otobiyografik romanı Çocukluğum, burada sona erer. Bu eser, Gorki’nin sert bir gerçekçilikle yoğrulmuş çocukluk deneyimlerini, güçlü bir edebi dille okurlara sunar.
***Ekmeğimi Kazanırken***
Aleksey Peşkov’un otobiyografik üçlemesinin ikinci kitabı Ekmeğimi Kazanırken, onun gençlik yıllarındaki mücadelelerini ve toplumsal gerçeklerle yüzleşmesini anlatır.
Annesinin ölümünün ardından Aleksey, dedesinin zorlamasıyla bir ayakkabıcı dükkânında çalışmaya başlamış, fakat oradaki kötü muamele ve haksızlıklar nedeniyle işi bırakmak zorunda kalmıştır. Bu olay, onun zorlu iş hayatına ilk adımı olur. Kitap, Aleksey’in çocuk yaşta, farklı işlerde çalışarak hayatta kalma çabasını işler. Ayakkabıcıdan ayrıldıktan sonra çıraklık, bulaşıkçılık ve gemilerde çalışmak gibi pek çok işte yer alır. Ancak bu işler, ona hem fiziksel hem de duygusal olarak ağır gelir.
Aleksey, bu süreçte toplumun alt tabakalarının yaşamına yakından tanıklık eder. Fakirlik, cehalet, sınıf ayrımları ve insanların zor şartlarda hayatta kalma mücadelesi, onun kişiliğini şekillendiren temel unsurlar olur. Çalıştığı yerlerde sürekli kaba insanlar, adaletsizlikler ve yozlaşmışlıkla karşılaşır. Ancak bu ortamlar, Aleksey’in dünyayı sorgulamasına ve kendine bir çıkış yolu aramasına vesile olur.
Bir diğer önemli nokta, Aleksey’in bu zorlu süreçte kendini geliştirme çabasıdır. Çocukken edindiği okuma alışkanlığı, onu bu karanlık ortamdan bir nebze olsun kurtarır. Kitaplar, onun hayal gücünü beslerken, karşılaştığı insan hikâyeleri ve gözlemleri de edebi bir birikime dönüşür.
Büyükannesi Akulina’nın öğütleri ve hikâyelerinden miras kalan insani değerler, Aleksey’in hayata bakışını şekillendirmeye devam eder. Sert gerçeklerin arasında bile doğruluktan ve dürüstlükten vazgeçmeyen bir genç adam olarak büyür. Ancak bu değerleri korumak, onu çevresiyle sık sık çatışmaya sokar. Çalıştığı işlerden sıklıkla ayrılmak zorunda kalması, onun ekonomik olarak daha da zorlanmasına neden olur.
Ekmeğimi Kazanırken, yalnızca Aleksey’in bireysel bir hayatta kalma mücadelesini değil, aynı zamanda dönemin Rusya’sındaki alt sınıfların acımasız yaşam koşullarını ve toplumsal eşitsizliklerini de gözler önüne serer. Gorki’nin bu eserinde, kendi hayatının zorluklarını realist bir üslupla ele alırken, yaşadığı her anıyı insanlığın ortak kaderiyle bağdaştırması dikkat çeker.
Kitap, Aleksey’in genç yaşta olgunlaşan bir yazar olma yolculuğunun temel taşlarını oluşturur ve onun ileride “acı” anlamına gelen Gorki mahlasını seçmesinin nedenlerini daha iyi anlamamızı sağlar.
***Benim Üniversitelerim***
Aleksey Peşkov’un otobiyografik üçlemesinin son kitabı olan Benim Üniversitelerim, yazarın gençlik yıllarını ve hayata dair en büyük derslerini aldığı dönemi anlatır. “Üniversite” kelimesiyle kastedilen, akademik bir eğitimden ziyade, hayatın zorluklarından öğrenilen derin bilgeliktir.
Bu kitap, Aleksey’in küçük işlerden kazandığı sınırlı imkanlarla Kazan şehrine giderek hayatını kurma çabalarını ele alır. Kazan’a yerleşen Aleksey, bir yandan çalışarak geçimini sağlamaya, bir yandan da kendini eğitmeye çalışır. Ancak bu süreç, umduğu gibi kolay olmaz. İş bulmanın zorluğu, açlık ve yalnızlık gibi varoluşsal sıkıntıları, onun Kazan’daki ilk deneyimlerini zorlaştırır. Buna rağmen Aleksey, kitaba olan tutkusunu ve öğrenme arzusunu kaybetmez. Kütüphaneler ve bulduğu kitaplar, onun için bir kaçış ve güç kaynağı olur.
Kazan’daki hayat, Aleksey’i Rus toplumunun derin eşitsizlikleri ve sosyal adaletsizlikleriyle yüzleştirir. Fabrikalarda, atölyelerde ve çeşitli işlerde çalışırken, halkın çektiği acılara, yoksulluğa ve baskıya yakından tanık olur. Bu ortamlar, onu sadece bir gözlemci değil, aynı zamanda bir eylemci olmaya iter. Sosyalist fikirlerle tanışması ve devrimci çevrelerle kurduğu ilişkiler, Aleksey’in düşünce dünyasında yeni bir kapı açar.
Aleksey, bu süreçte bireysel hayatta kalma mücadelesinin ötesine geçer ve toplumsal sorunlara daha fazla odaklanır. Onun için artık yaşam, yalnızca kişisel bir hikaye değil, bir sınıfın, bir halkın hikayesidir. Ancak bu fikirlerle donanmış bir genç olarak, kendi inançları ve çevresindekilerle sürekli bir çatışma içindedir. Çalıştığı yerlerden sık sık ayrılması, sosyal çevresiyle yaşadığı anlaşmazlıklar ve maddi sıkıntılar, onun hayatını daha da çıkılmaz bir hale getirir.
Ama Büyükannesi Akulina’nın çocukken anlattığı masallar ve iyimser bakış açısı, bu dönemde bile Aleksey’in hayatına umut katmaya devam eder. Hayatın acımasız gerçekleriyle baş etmeye çalışırken, insani değerlerinden taviz vermez. Kitaplar, gözlemler ve kişisel deneyimleri, onun hem bir birey hem de bir yazar olarak gelişimini hızlandırır.
Benim Üniversitelerim, Aleksey Peşkov’un hayatındaki en büyük dönüşüm noktalarını ele alan müthiş güçlü bir eserdir.
Gorki bizlere, bu eserde bireysel mücadelelerden toplumsal bilinçlenmeye uzanan yolculuğunu adım adım anlatarak sert gerçekçi bir okuma deneyimi sunar . Yaşadığı zorluklara rağmen umudunu kaybetmeyen, adaletsizliğe karşı duran ve insanlığın kurtuluşunu ateşli bir şekilde savunan yazarın doğuşunu bu kitapta hep birlikte şahit oluruz.
Üçlemenin bu son kitabı, Gorki’nin gençlik yıllarındaki deneyimlerinin, onun edebi ve entelektüel birikimini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serer. Kendi deyimiyle, "hayatın sert gerçekleriyle yoğrulmuş bir üniversite eğitimi" almış, ama bu eğitim onu yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda bir halkın sesi haline getirmiştir.
Başka bir bölümde görüşmeler üzere Sağlıcakla kalın 🤗
Comments