#İlişkilere "Psikopolitik" Yaklaşım: TA'da ilişkiler
- Öykü Yavuz
- 18 Haz
- 5 dakikada okunur

İkili ilişkilerin ideal hali, her iki tarafın da yetişkin sorumluluklarını üstlendiği, gerekli özveriyi gösterdiği, sıcak empatiyle yaklaştığı, paylaşımcı olduğu ve karşılıklı sevgi ile saygıyı temel alan bir yapıdır. Bu bağlamda, ilişkilerin klasik söylemi olan “Hastalıkta ve sağlıkta” ifadesi, adeta bir parola ya da taraflar arasındaki bağı çözülmez kılmak için seçilmiş gizli bir şifre gibidir.
Ancak ilişkiler, sadece şimdiki zamana ait değildir; tarafların ilişkiye başlamadan önceki yaşam kurguları, geçmiş deneyimleri ve içsel yapılanmaları da bu bağın doğasını şekillendirir. Bu nedenle aynı ilişki, tarafların zihinsel ve duygusal yapılarında farklı biçimlerde politize olabilir. Bu durumu şu şekilde sınıflandırabiliriz:
---
1. Tek Lider – Tek Hakikat – Tek Kabul Edilebilirlik
Bu tür ilişkilerde, genellikle taraflardan biri daha baskın, daha otoriter bir konumdadır. Bu kişi karar verici, diğeriyse uygulayıcı rolündedir. İlişki, bir tarafın kâr edebilmesi için diğerinin kendinden ödün vermesi üzerine kurulu olur. Bu dengesiz yapı, uzun vadede sağlıklı bir ilişki dinamiği sunmaz.
Transaksiyonel Analiz (TA) kuramına göre; bu düzende “evin reisi” olarak kabul edilen birey, sıklıkla Eleştiren Ebeveyn ve Asi Çocuk ego durumlarıyla hareket eder. Bu birey, kendi “OKAY”lığını sürdürebilmek için karşı tarafın “OKAY” olmamasını sağlamaya çalışır.
Karşı taraf ise çoğunlukla bu duruma razı gelir ve ilişkiyi sürdürür. Ancak zaman içinde biriktirdiği “kuponlar” —yani bastırılan öfke ve öç alma arzusu— bir gün aniden kullanılarak otoriter kişiyi terk etme kararıyla sonuçlanabilir.
Bu tür bir ilişkinin yaşam pozisyonu:
“Ben OKAY’im, sen OKAY değilsin.”
Taraflar, oynadıkları oyunların, geçmişten gelen yaşam senaryolarının ve onları yönlendiren sürücülerin farkına varamazlarsa, bu ilişki ya tek taraflı bir kopuşla sonlanacak ya da uzun süreli fakat giderek azalan bir tatminle, süreğen bir mutsuzluk hâline dönüşecektir.
Bu örnekte:
Baskın, otoriter bireyin yaşam sürücüsü büyük olasılıkla **“Güçlü ol”**dur. Bu kişi çocukken, ebeveynleri tarafından zayıflık sayılan yönleri bastırılmış ve güçlü olması gerektiği mesajını içselleştirmiştir.
Diğer tarafın sürücüsü ise genellikle “Memnun et!” olur. Bu birey, çocukluğunda çevresindeki kırılganlıkları gözlemlemiş ve başkalarını memnun ederek var olması gerektiğini öğrenmiştir.
Bu ilişki modelinin daha sağlıklı olabilmesi için tarafların her ikisininde hem içinde bulundukları kurguları, güçlü kalmasını sağladıkları inançları, onları motive eden sürücüleri farkederek yetiskin ego durumlarını güçlendirmeleri gerekmektedir.
1. Gizli Koalisyon – Sessiz Çatışma – Kayıtsız Ortaklık
Bu ilişkide görünürde eşitlik vardır; taraflar, dışarıya karşı uyumlu ve dengeli bir birliktelik izlenimi sunarlar. Ancak derinlerde, birbirlerine karşı bastırılmış öfke, hayal kırıklığı ve karşılanmamış beklentiler birikir. Bu, adeta sessiz bir savaşın sürdüğü görünmez bir cephe gibidir. Koalisyon vardır, fakat bu birliktelik bir sevgi birliği değil, çoğu zaman ekonomik ya da sosyal bir zorunlulukla sürdürülür.
TA'ya göre bu ilişkinin tarafları Uyumlu Çocuk ve Eleştirel Ebeveyn egolarını dönüşümlü olacak şekilde kullanır. Yaşanan çatışmalar ye açık ya da örtük olmak üzere devam eder. Yaşam pozisyonları Ben Okay'im Sen değilsin ya da Ben Okay değilim Sen Okay'sin şeklinde değişir. Zaman zaman gerginlikler ve sonunda yaşanan yorgunluk durumları bu kişilerin her ikisini de Ben Okay değilim. Sen Okay değilsin pozisyonuna kadar götürür.
Tarafların geçmişten getirdiği sürücüler şu şekildedir:
Biri için “Mükemmel ol” sürücüsü baskınken diğeri için Çabuk Ol! dur. Bu tip bir ilişkide sürücüler yaşanan ego durumuna göre karşılıklı değiş tokuş edilebilir. Duyguların ön planda olmadığı bu ilişkiler genelde uzun ömürlüdür. “Alirıza bey ağzımızın tadı kaçmasın” gibi bir düsturla ilişkinin romantize hali giderek zayıflar ve duygulardan uzak bir ilişki yaşanır.
1. Kurtarıcı – Kurban – Zalim - Otokratik Bağımlı
Bu ilişki tipinde taraflar birbirlerinin hayatında sabit bir rol üstlenirler ve çoğu zaman bu rol değişimli olarak birbirine geçer. İlişki başta büyük bir bağlılık, yoğun bir ilgi ve kurtarma arzusu içerir. Ancak zamanla bu dinamik, sağlıksız bir döngüye dönüşür.
Üç rol dönüşümlü olarak şu şekilde işler:
Kurtarıcı: Diğer tarafı "düzeltmesi", "iyileştirmesi" gerektiğine inanır. Sorumluluğu üstlenir ama karşılığında gizli bir itaat ya da minnet bekler.
Kurban: Sürekli bir mağduriyet hâlindedir. "Ben yapamam, beceremem sen yap" mesajı verir.
Zalim ise: Diğer tarafı eleştirir, suçlar, cezalandırır.
Fakat bu döngüler, sık sık ve hızlaca rol değiştirerek devam eder. Bugünün kurtarıcısı, yarının kurbanı veya zorbasıdır. Çünkü herkes, bir yandan kendi haklılığını savunurken, diğer yandan ilişkideki bozulmayı beslemeyi sürdürür.
TA’ya göre bu ilişkideki egosal roller ise şöyledir:
Kurtarıcı: Genellikle Ebeveyn Ego Durumu ile, özellikle de Besleyen Ebeveyn gibi görünür ama manipülatif ve sınır ihlaline açık bir şekilde davranır. Asıl amaç kurbanın bağımlı kişiliğini sürdürmesidir.
Kurban: Uyumlu Çocuk rolündedir. Karar veremez, sorumluluk alamaz, çözüm yerine şikâyet üretir. Pasif agresif tutumları ile sürekli gerginlik yaratır.
Zalimse: Eleştiren Ebeveyn ya da Asi Çocuk rolüyle hareket eder. İsyan eder, suçlar ya da cezalandırır.
Bu değişken rollerin yaşam pozisyonu da değişkendir.
“Ben OKAY değilim, sen OKAY’sin... veya Ben Okay'im Sen Okay değilsin ya da “Hiçbirimiz OKAY değiliz” hâline evrilebilir.
Sürücüler konusunda ise Kurtarıcı “Memnun et!” Kurban “Çabuk Ol” Zalim ise “Mükemmel Ol ve Güçlü Ol” ile kendini tetikler.
Bu ilişki biçimi oldukça yorucudur. Bir taraftan sağlıksız olsa da diğer taraftan sürekli birbirlerinin inançlarını destekledikleri için devam eder. Yani bu ilişki bir şekilde bağımlı bir ilişki dinamiği sarmalıdır.
Peki bu sağlıksız ve yorucu durum sonlanabilir mi? Elbette. Ama tarafların önce drama üçgeni icindeki rolleri ve uyguladıkları senaryolarını farketmeleri gerekir. Sonrasında yapıcı bir yetişkin ego ile şimdi ve burada da çözüm yolları için kendilerine fırsat vermeleri gerekir.
1. Yetişkin - Modern - Mesafeli - Sözde Demokratik
Bu ilişki modeli uygar dünyanın yarattığı başarılı olma ve Mükemmel olma takıntısı ile sürekli kontrollü olmanın getirdiği taktiksel bir birlikteliktir. Dışarıdan bakıldığında tarafların çok iyi anlaştıkları, hiç sorun yaşamadıkları gibi bir şeffaflık içerdiği sanılır. Oysa içeride sağlam ve katı duvarlar örülüdür. Çocukluktan gelen bastırılmış duygular, oluşturulmuş ama saklı tutulan senaryolar, yüzleşilmemiş korkular dışarıya yansıtılmaz.
Bu tip bir ilişkide duygular hesap kitap üzerinden azar azar belli edilir. Kırılganlıklar yüzünden her an parçalanabilecek cam bir vazo gibi dikkatle hareket edilmesi zorunludur. Yoksa dışarıya yansıtılan sağlıklı ilişki imajı birden bire yok olabilir.
Ilk bakışta Sen Okay'sin Ben Okay'im pozisyonunda gibi gözükse de gerçekte taraflar aralarındaki sessiz anlaşma yüzünden birbirlerine fazla yaklaşmaz. Bu aslında Yetişkin ego durumundan çok Eleştiren Ebeveyn ve Uyumlu Çocuk egolarının yönettiği bir ilişki dinamiğidir.
Mükemmel Ol ve Çabala sürücüleri hep ön plandadır.
Bu birliktelik devam eder mi? Eder ama giderek sahte roller aralarındaki duygusal mesafeyi daha da açarak…
1. Ve son ilişki (Bağlı - Demokratik - Özgür - Barış taraftarı)
Bu ilişki türü, duygusal olgunluğun ve kişisel farkındalığın bir ürünüdür. Taraflar, birbirlerini değiştirme, düzeltme ya da kontrol etme güdüsünden çok uzaktadır. Aralarındaki bağ, bağımlılığa değil, özgürlük içinde kurulan bir bağlılığa dayanır.
Bu ilişkide karşılıklı saygı, sevgi olgun ve herhangi bir rolün baskısı altında değildir. Görevden çok tarafların alacağı sorumluluklar baskındır. Yapıcı ve çözüm odaklı olan yetişkin ego ile hareket ettikleri için zaman zaman Besleyici Ebeveyn ve Doğal Çocuk egosu da ortaya kendiliğinden çıkarak ilişkiyi canlı tutar. Geçmişten gelen bir sürücü olmadığı veya önceden farkinda olduğu için psikolojik bir rol yapma, birinin ötekini baski altına alma, manipüle etme, ajite etme gibi bir tutum tavır soz konusu değildir.
Yaşam pozisyonu:
“Ben OKAY’im, sen de OKAY’sin.”
Ama bu kez içi gerçekten dolu, duygusal ve bilişsel olarak bütünleşmiş bir biçimde yaşanır.
Bu tip ilişkiler bir yol üzerinde birbirlerine eşlik eden, krizlerden çekinmeyen, konuşarak çözüm üreten duygularını göstermekten çekinmeyen tam Demokratik kisilerin kurduğu bir düzendir.
Bu bölüm sizlere TA'ya göre yaşanabilecek ilişkilerden ve aralarında oluşabilecek Psikopolitik oyunlardan bahsetmeye çalıştım.
Başka bir Akıl Fikir Gezegeni bölümünde görüşünceye dek, sağlıcakla kalın 🤗
Comments