top of page

#Ölen Adam

  • Yazarın fotoğrafı: Öykü Yavuz
    Öykü Yavuz
  • 10 Nis
  • 2 dakikada okunur

ree

Malcolm X'in “Uyuyanların uyandırılmasına bir uyanık yeter!” sözünü duymuşsunuzdur. Bu hikaye için ben bu sözü şöyle değiştirmek isterim: “Ölmüş bir adamın tekrar uyanmasına bir horozun sesi yeter!”


Hikayemiz, küçük bir köyde, fakir bir ailenin beslediği; sesi ve duruşu diğer horozlardan oldukça farklı olan bir horozla başlar. Öyle ki bu horoz, etrafı çitlerle çevrili olsa da, çitin arkasındaki dünyayı merak ettiği için bir gün kaçmaya çalışır. Ancak yakalanıp, ayağından bir iple evin sundurmasına bağlanır. Yine de azmi sayesinde ipi koparıp tekrar çitin üzerine çıkar ve orada bir kez daha öter.


Tam o anda, uzakta bir mağarada ölmüş bir adam, sanki derin bir uykudan uyanır gibi dirilir. Hikayede ismi verilmeyen ve sadece “Ölen Adam” olarak sunulan bu kişi aslında İsa’dan başkası değildir. Ve Romalıların onu öldürdüğü güne kadar, hayatını bir insan olarak hiç yaşamadığını fark eder. Bu yüzden bir karar alır: Daha önce deneyimlemediği hayatı yeniden ve yalnızca bir insan olarak yaşamaya karar verir.


İlginç bir diriliş hikayesi olduğunu söylemek gerek. Zira yazar D. H. Lawrence, İncil’den farklı, kurgusal bir diriliş hikayesi yazmıştır. Geri dönen İsa’nın, bu kez her şeyi eskisi gibi düşünmeyip, sadece kendi adına bir yaşam kurma ihtimali üzerine bir kurgu kurar.


Hikayenin ikinci kısmında, bu gizemli adam yolculuğu sırasında Mısır’a gider. Orada, Mısır tanrıçası İsis’in rahibesi olan bir kadınla tensel bir birliktelik yaşar. Fakat ölen bu adam, Mısır’da Osiris’in geri dönüşü olarak yorumlanır. Bildiğiniz gibi, Mısır mitinde Osiris, İsis ile evlidir. Ancak kıskanç kardeşi Set, onu öldürüp parçalara ayırır. Daha sonra karısı İsis, onun beden parçalarını bularak yeniden doğacağını müjdeler.


İşte hikayemizin gizemli "ölen adamı" da bu nedenle, Osiris’in reenkarne hali olarak görülür. Ne yazık ki, hikayenin sonlarına doğru, Romalıların onu yeniden öldürmek için pusu kurduğu anlaşılır. Bunun üzerine boş bir kayığa atlayarak oradan kaçar. Ve bu kez, daha önce gerçekten deneyimlemediği hayatı yaşamak için, başka diyarlara doğru kürek çeker.

Son Yazılar

Hepsini Gör
Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım/Haldun Taner

Ben: 399 numaralı hasta Teşhis: Plak kompleksi Marka: Sahibinin Sesi Bir iğne görmez miyim, fırıl fırıl dönerim… Saf ve her söylenene inanan Vicdani ile, sinsi ve kurnaz çocukluk arkadaşı Efruz üzerin

 
 
 
Vatan Kurtaran Şaban

Türk tiyatrosu ve kabare geleneği denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri kuşkusuz Haldun Taner’dir. 1960 yılında kaleme aldığı ve efsanevi Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nun ilk oyunu olan “Vatan Kurt

 
 
 

Yorumlar


bottom of page