Dişi Kurtlar/ Boileau-Narcejac

Aldatan aldanır mı?

Boileau-Narcejac ikilisi, Dişi Kurtlar kitabında bu kez bu sorunun peşine düşüyor.

İkinci Dünya Savaşı sırasında iki Fransız askeri, Bernard ve Garvais, esir düşer. Bir süre sonra kaçmayı başaran ikili, Bernard’ın mektuplaştığı ve Lyon’da yaşayan Helene isimli kadının yanına gitmeye karar verir. Ancak Lyon’a vardıklarında, Bernard bir trenin altında kalarak hayatını kaybeder.

Uzun, yorucu ve açlıkla geçen yolculuğun ardından, Garvais için durum dayanılmaz hâle gelmiştir. Tanıdığı tek kişi Bernard’tır. O da artık hayatta değildir. Garvais, yanlış olduğunu bilse de çaresizlikle onun kimliğine bürünmeye karar verir. Gidebileceği tek yer, Bernard’ın anlattıkları kadarını bildiği Helene’in evidir.

Amacı sadece birkaç günlüğüne sıcak bir çatı, biraz yemek bulabilmektir. Ancak Helene dahil hiç kimse ondan şüphelenmeyince, Garvais bu kimliği biraz daha sürdürmeye karar verir. Özellikle de Bernard’a amcasından kalan mirası öğrendiğinde…

Avcı artık oyununu kurmuş, avını seçmiştir.

Ama unuttuğu: Ava gidenin avlanma ihtimalin de her daim var olduğudur.

Boileau-Narcejac ikilisinin soluksuz okuduğum üçüncü kitabı oldu Dişi Kurtlar. Şimdi elimde yalnızca bir kitapları kaldı. Onu da okuduğumda Türkçeye çevrilmiş çoğu kitabını tamamlamış olacağım.

Bu yazarlara kesinlikle bir şans verin derim. Kurguları hem psikolojik ögelerle örülü hem de gerilim dozu tam yerinde. Okuyucuyu her sayfada ters köşeye yatırmayı çok iyi biliyorlar.