top of page

Bebek Evi (Nora)

  • Yazarın fotoğrafı: Öykü Yavuz
    Öykü Yavuz
  • 5 saat önce
  • 2 dakikada okunur

ree

“Bir Bebek Evi” yazıldığı döneme göre oldukça gerçekçi bir dille kaleme alınmış erken feminist temaları olan bir oyundur. Norveçli yazar Henrik Ibsen, 19. yüzyılın sonlarına doğru yazdığı bu eserle, döneminin en çok tartışılan oyunlarından birine imza atmıştır. Oyun, yıllar boyunca eleştirilmiş, hatta farklı ülkelerde sonu değiştirilerek sahnelenmiştir.

Başkarakterimiz Nora, sekiz yıldır sonradan bir banka müdürü olan Torvald Helmer ile evli, üç çocuk annesi genç bir kadındır. Oyunun başlarında ilk bakışta mutlu bir aile tablosu çizilir. Ancak bu mutluluğun yüzeyde kaldığını kısa sürede fark ederiz. Kocası Torvald, Nora’ya sürekli “küçük sincabım”, “minik kuşum” gibi sevimli görünen ama aslında küçümseyici hitaplarla seslenir. Onu, hayatı anlamayan, müsrif ve çocuk ruhlu biri olarak görür. Hatta Nora’nın çok sevdiği bisküviyi bile yemesini yasaklamaya çalışır. Aslında bu davranış şekli Nora'ya yabancı değildir. Zira babası da onu dönemin patriarkal bakış açısına göre yani erkek egemen toplumda kadının narin, zayıf, tek başına bir işi beceremez ve kontrol edilmesi gereken bir varlık olarak görür. Anlayacağınız Nora’nın hayatındaki erkek modelleri onu hep ikinci sınıf insan olarak görmüştür.

Bir Noel arifesinde Bayan Nora’nın çocukluk arkadaşı Kristina Linde’nin gelişiyle hikâye ivme kazanır. Nora, bu arkadaşına büyük bir sırrını açar: Yıllar önce, kocasının rahatsızlığı sırasında gerekli olan İtalya seyahatini karşılayabilmek için gizlice yüklü miktarda borç almıştır. Resmiyette bu parayı babasından aldığını söylese de gerçekte borcun kaynağı Bay Krogstad’dır. Aile İtalya’da bir yıl yaşamış, bu süreçte üçüncü çocukları da dünyaya gelmiştir. Fakat Nora bu borcu aldığı günlerde babası ölmüş o da senetlere onun yerine sanki babası gibi imza atmıştır. Sonuçta borcunu günü gününeödeyeceğini bilir.

Ancak Nora’nın sırrı kısa sürede tehdit unsuru hâline gelir. Borç aldığı Bay Krogstad, kocası Torvald'ın müdürü olduğu bankadan çıkarılmak üzeredir. Bu sebeple Krogstad Torvald’ın kararını değiştirmesi için Nora’ya baskı yapar.


O günlerde bir başka sarsıcı gelişme de yaşanır: Aile dostları ve Torvald’ın en yakın arkadaşı olan Doktor Rank, Nora’ya beklenmedik bir şekilde aşkını itiraf eder. Bayan Nora çevresindeki erkekler tarafından sürekli derin bir kuyuya çekilmeye çalışılmaktadır.

Tüm çabalarına rağmen Krogstad işten atılır ve tehditlerini sürdürür. Nora’nın hayatı giderek içinden çıkılmaz bir hâl alır. Ancak tüm bu çalkantılar, Nora’nın kendi gerçekliğiyle yüzleşmesine de vesile olur. Hem baba evinde hem de evliliğinde sürekli küçümsenen, söz hakkı elinden alınan, “uslu söz dinleyen çocuk” “iyi eş” ve “fedakâr anne” rollerine sıkışan Nora, toplumun kadına biçtiği kalıpların ne kadar boğucu olduğunu fark eder.

Sonunda, bütün sırların açığa çıkmasıyla birlikte Nora radikal bir karar alır. Evinin kapısını çarpıp çıkar; geride çocuklarını, kocasını ve yıllardır sürdürdüğü sahte mutluluğu bırakır. Bu sahne, tiyatro tarihinde bir dönüm noktasıdır. Çünkü Ibsen’in oyunu, kadının kendi kimliğini bulma ve özgürlüğünü ilan etme mücadelesini güçlü bir şekilde ortaya koyar. Şayet Bebek Evi oyununu okuyup ya da tiyatro sahnesinde izleyip beğendiyseniz Amerikan Edebiyatı için oldukça önemli bir yazarın, Nathaniel Hawthorn'un Kızıl Damga romanını da öneririm. Oradada aşırı dogmatik patriarkal bir toplumun kadınlar üzerindeki baskısı ve yönledirmeci tutumuna tek başına ve sessizce karşı koyan, hem de bunu tüm maddi manevi yoksunluğa rağmen başaran kadın karakter Hester Pryne'nın mücadelesiyle yeniden tanıkolabilirsiniz.


Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Sağlıkla kalın.

Comments


bottom of page