top of page

#Zamanı Anlamak

Güncelleme tarihi: 20 Ara 2024

Zaman Baba

“Keşke biraz daha zamanım olsaydı. Buraya kadar! Artık zamanım doldu. Söylesene doktor, ne kadar zamanım kaldı? Tüm zamanımın seninle dolu olmasını isterim. Vaktimiz dar, Umarım daha uzun yaşayabilirim. Her şey buraya kadar… Zamana ihtiyacım kalmadı. Bundan sonra yaşamak istemiyorum.”


Zaman, hiçbir vakit yeteri kadar olmayan lâkin hayatımız zora girdiğinde yitip gitmesini istediğimiz bize göre geçici kendine göre kalıcı bir bütünün ta kendisi…


Tanrı'nın bizlere bahşettiği sürenin, evrenin her bir yerinde varolan her bir şeyin görece değişken olarak algıladığı ama hepimiz içinde en önemli kavram olan zamanın günün birinde parçalara bölünüp sayılabilmesi için bir alet icat edilir. Fakat bu alet Tanrı'ya karşı gelmek anlamına geldiği için yine onun tarafından bu mucit (ki adı Zaman Babadır) ıssız bir mağaraya kapatılarak cezalandırılır. Cezası bununla da kalmaz. Orada kaldığı süre boyunca zamanla ilgili tüm şikayetleri ve yakarışları dinlemek zorunda kalır. Günün birinde cezası şartlı bir şekilde affedilir. Şayet yanına yoldaş olarak aldığı iki kişinin zaman ile ilgili düşüncelerini en doğru şekilde değiştirebilirse azar edilip tüm suçlamaları düşürülecek ve geri kalan ömrünü yaşayıp huzurlu bir şekilde ölebilecektir.


Yanındaki insanlardan biri aşk acısı çekip yaşamak istemeyen genç bir kız Sarah Lemon, diğer ise seksenlerinde hali vakti yerinde ama ölmek üzere olan Viktor Delamontedir.


“*Yakında Zaman Baba özgür kalacak. Yeryüzüne dönebilsin ve başladığı işi bitirebilsin diye.”*


“*Zamanın sayılmadığı bir yaşamı hayal etmeye çalışın. Muhtemelen yapamazsınız. Şu anda hangi ayda, hangi yılda, haftanın hangi gününde olduğunuzu bilirsiniz. Duvarınızda ya da arabanızın gösterge panelinde bir saat vardır. Bir programınız, takviminiz, yemek saatiniz, sinema gününüz vardır. Halbuki dört bir yanınızda, zamanı saymaya gerek duymayan bir dünya uzanır. Kuşlar geç kalmaz. Köpekler saatlerine bakmaz. Geyiklerin doğum günlerini unutmamak gibi bir dertleri yoktur. Zamanı yalnızca insanoğlu sayar. Ve işte bu yüzden, başka hiçbir yaratığın katlanmak zorunda kalmadığı felç edici bir korkudan yalnızca insanoğlu muzdariptir. Zamanın bitmekte olduğu korkusundan… “*


"*Zaman,, sözcüğünü düşünün.*


*İçinde zaman geçen ne çok ifademiz var. Zaman geçirmek. Zaman harcamak. Zaman öldürmek. Zaman kaybetmek. Zamanı gelmek. Zamanı yaklaşmak. Zamanı olmak. Zaman­dan tasarruf etmek. Uzun zaman. Tam zamanı. Zamanı dolmak. Zamanı iyi kul­lanmak. Zamanında gelmek. Zaman ayırmak. Zaman tutmak. Zaman kazanmak. İçinde "zaman" geçen ifadelerin sayısı, bir gün içindeki dakika sayısı kadardır. Ama bir zamanlar onu ifade eden bir sözcük yoktu. Çünkü kimse onu saymazdı.”*


Amerikalı yazar Mitch Albom ‘un “Zamanı Anlamak” Kitabından alıntıladığım bu bölümler ve hikayesi hem geçmiş, hem gelecek hemde şimdinin insanı etrafında şekillenir. Geçmiş zaman Babil İmparatorluğu döneminde yaşayan Dor isimli bir çocuk vardır. Hikaye insanların henüz zaman kavramını bilmediği ve onu saymadığı vakitlerde Dor ‘un bunu ihtirasla yapmaya kalmasıyla başlar. Dor karşı konulmaz bir güçle etrafında sıralı olan ve sayılabilen her şeyi saymayı adet edinen meraklı bir çocuktur. Bir süre sonra zamanı da sayabileceği bir su saati icat eder. Bunu yapmasının en büyük sebebi önce sevgilisi sonra da karısı olan Allie ile mutlu ve mesut geçirdiği zamanları işaretlemektir. Yine çocukluk arkadaşı Nim isminde ve sürekli gücün ve iktidarın peşinde olan başka bir arkadaşı daha vardır. O da büyüdüğünde Babil'in güçlü imparatoru haline gelir. Bildiğiniz gibi Babil, Şahane Asma Bahçeleri ve çok yüksek kuleleriyle yani Zigguratları ile meşhurdur. İşte Nim de böyle yüksek bir kule inşa ettirmeye çabalar. Bunu daha da geliştirmek için ise arkadaşı Dor’dan yardım ister. Fakat o bu teklifi geri çevirir. Bunu üzerine yaşadığı yerden sürgün edilip başka bir yere göçe zorlanır. O da çocuklarını anne babasına bırakıp karısı Allie ile başka bir yere gitmek zorunda kalır. Orada da zamana takıntısı devam ederken bir gün Allie şiddetli bir hastalığa yakalanır. Bunun üzerine Dor, yapılan bu yüksek kuleye çıkarak Tanrı'dan zamanı durdurmasını talep etmek için harekete geçer. Lâkin Dor’un hesap etmediği Tanrı'nın da onun hakkında düşündüklerinin olduğudur.


Böylece Dor'un yaptığı bu yasaklı davranıştan ötürü cezalalandırılma hadisesi başlar ve binlerce yıl bir mağarada hiç yaşlanmadan ama zaman konusunda yaşayan tüm insanların şikayet ve dileklerini dinlemek zorunda kalır.


Ve nihayet bir kurtuluş umudu oluşmuştur. O da bunu için ne yapması gerektiğini sorduğunda. "Yeryüzünde, biri daha fazla zaman isteyen, diğeri daha az za­man isteyen iki ruh bul. Öğrendiklerini onlara öğret. “ diye bir cevap alır.


"Nasıl bulacağım onları?" diye sorduğunda ise Yaşlı adam mağaradaki sesler havuzunu işaret ederek ; "Istıraplarına kulak " ver. Der Dor’a…


Böylece Zaman Babanın kurtuluşu için mücadelesi başlamış olur.


Dor; Su­yun parıltılı yüzeyine bakar ve uğultunun üstüne yükselen, biri yaşlı bir adama, diğeri genç bir kadına ait iki ses duyar.


"*Bir ömür daha."*


*"Bitsin artık.*


Bu sesler Genç bir kız olan Sarah Lemon ve 87 yaşında ölmek üzere olan Viktor Delamonte‘den başkasına ait değildir.


Zaman, insanlık tarihi boyunca ölçülmek ve yönetilmek istenmiş, bu çaba ise onu bir takıntı haline getirmemize sebep olmuştur. Zamanı saymaya başladığımızda, onu kaybetme korkusu da beraberinde gelir. Bu korku, bizi anın güzelliklerinden ve hayatın eşsiz mucizelerinden uzaklaştırır.

Dor’un hikayesi, zamanın peşine düşmenin insanı sevdiklerinden ve hayattan kopardığını çarpıcı bir şekilde anlatır. Gerçek mutluluğun, geçmişin pişmanlıklarında ya da geleceğin belirsizliklerinde değil, tam da şu anda, sevdiklerimizle geçirdiğimiz değerli anlarda saklı olduğunu gösterir.

Kitap, zamanı bir hesaplama aracı olarak görmek yerine, onu bilinçli bir şekilde değerlendirme çağrısı yapar. Şefkat, minnet ve sevinçle dolu bir yaşam, zamanı akıllıca kullanmanın en güzel yoludur. Zamanın göreceli olduğunu hatırlatır; asıl önemli olan, elimizde ne kadar zaman olduğu değil, onu nasıl anlamlandırdığımızdır.


"Hiçbir zaman çok geç ya da çok erken değildir. Her zaman ne zaman olması gerekiyorsa o zamandır"


"Şunu daima aklında tut” dedi yaşli adam Dor'a: Tanrı'nın insana sayılı gün vermesi­nin bir sebebi vardır:' "Nedir o sebep?" diye sordu Dor, "Yolculuğunu bitir, anlayacaksın:’ dedi yaşlı adam..

Comentarios


bottom of page