top of page

#Yaşlılıkta Çocuklaşmaya Dair...


İnanç pratiklerinin (Budizm, Taoizm, Konfüçyüscülük ... gibi) veya animizm, ruhculuk türevi Şamanizm gibi ya da semavi dinlerin hepsinde büyüklere saygı gösterilmesi gerektiği ile ilgili çeşitli savunuşlar vardır. Fakat aynı büyüklerin büyük olduğunu bilmesi de gereklidir. Bir kişiye saygı, onun salt yaşça büyük olması demek olmayacağı gibi kendine ve çevresine gerek eylemsel, gerekse düşünsel hiç bir katkı sağlamaması da bu saygı şeklini bozar. Her insan aldığı yaş nispetinde bilge olur demiyorum ama yaşayıp gördükleri, okuyup öğrendikleri, deneyimleri doğrultusunda azami bir bilgelik safhasına geçmesi gerekir. Bu da bir nebze de olsa kişinin yaşlandıkça çocuklaşmasının önüne geçebileceği anlamına gelir. Maalesef yaşlı ile çocuk bir tutulmuş ve insanın ileriki yaşların da yaptıkları, söyledikleri mazur görülmeye çalışılmıştır. Oysa durum pekte öyle değildir. Hele hele hayatının uzun bir süresini ebeveyn olarak geçirmiş bir kişinin bundan feragat ederek yetiştirdiği çocuklarının yerine geçmesi kabul edilebilir bir durum değildir. (Çeşitli hastalıklar, ki bunun süreğen ve özellikle zihinsel anomaliler yaratması bunun dışındadır) Hiçbir sebep yokken yaşlı bir birey sanki ergenliğe giren bir çocuk gibi yaşlılığa girmez! Fakat maalesef bu durum sık sık yaşanır. Çocuktur ne yapsa yeridir sözü ile artık yaşlandı ne yaptığını bilmiyor cümlesi aynı anlama gelen ve sadece zaman farkı olan sözlerdir. Bu sebeple sağlıklı yaşlanmak (yaş almak) kavramı kişinin yaşadığı gibi yaşamaya devam etmesi ile yani her yaşta aldığı bilgi birikimi, deneyimleri bir sonraki yaşlara aktarması ile mümkün olur. Her yaşın bilgeliği bir sonrakine geçerken unutulursa, çocuklaşma hali giderek daha da artar. Yani bir nevi "Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi" yeniden ve yeniden başlatılmış olur. 🤗

Comments


bottom of page