top of page

#Sirenler Aramızda

Güncelleme tarihi: 20 Ara 2024

Değerlerin seni durdurmuyorsa, büyük bir ihtimalle dürtülerinin kurbanı olmaya adaysın demektir. Hani hep denir ya, "Kendine ve çevrene karşı bir duruşun olsun" diye, o duruşu gösteremeyenlerin en hafif rüzgarda bile savrulmaları içten bile değildir. Doğru referans noktaları da diyebileceğimiz bu durum bizi hem içimizden hem de dışımızdan etkilemeye çalışan Sirenler'in seslerine karşı daha temkinli ve özenli olmamızı sağlar. O sesleri duymamak beyhude bir çabadır. Ancak İthaki kralı Odysseus gibi elimizi kolumuzu bağlayıp kulaklarımızı bal mumu ile tıkamadan da o sesleri irade gücümüzle savuşturabilir, bize zarar vermelerini engelleyebiliriz kanaatindeyim.


Bilindiği gibi Odysseus, antik Yunan mitolojisinde önemli bir kahramandır. Onun hikayesi, ünlü tragedya yazarı Homeros'un "Odysseia" adlı destanında anlatılır. Odysseus, çıkmış olduğu uzun yolculuklarda girmiş olduğu savaşlardan dönerken birçok engel ve tehlikelerle karşılaşır. Bu engellerden biri de denizden geçip giden gemilerdeki insanları çıkardıkları seslerle delirtip öldüren Sirenlerdir.


Sirenler, Odysseus'un yolculuğundaki en büyük tehditlerden biridir. Güzel sesleriyle denizcileri etkileyip, gemilerini kayalıklara çekerek onların ölümüne sebep olurlar. Sirenlerin şarkıları o kadar büyüleyicidir ki, duyan herkes onlara doğru gitmek ve birlikte olmak ister. Ancak bu şarkılar gerçekte, gemileri parçalayan kayalıkların yakınında yer alan Sirenlerin ölümcül tuzaklarıdır.


Odysseus, bu tehlikenin farkındadır ve denizin o bölgesinden geçmeden önce gemisinin mürettebatına bazı talimatlar verir. Böylece hem kendisi, hem de mürettebatı, Sirenlerin seslerini duymak istediklerini, ancak zarar görmemek için tedbir alacaklarını kararlaştırırlar. Dayanılmaz olanın cazibesine oldukça iyi bir örnek öyle değil mi? Zarar göreceğini bile bile yinede onları görmeyi ve şarkılarını dinleyebilmeyi istemek… Neyseki Kral Odysseus, kendisi hariç herkesin kulaklarını balmumuyla tıkamasını ister. Böylece mürettebat, Sirenlerin şarkılarını duymadan yolculuğa devam ederken, Odysseus kendini geminin ana direğine bağlatır ve Sirenlerin cazibesine kapılmamak için tüm iradi kuvvetiyle onlarla savaşır.


Bu mitolojik anlatı, insanların karşılaştıkları zorluklarla nasıl başa çıkabileceklerini ve irade kuvvetiyle değerlerine nasıl sadık kalabileceklerinin önemini vurgular. Odysseus, hem kendisinin hem de mürettebatının güvenliği için önlemler alarak, değerlerine ve hedeflerine bağlı kalmayı başarır. Sirenlerin cazibesine kapılmadan, doğru kararları vererek tüm tehlikleri bertaraf etmek için kendinden emin bir şekilde çözüm odaklı stratejiler geliştirir. Bu, içgüdüsel dürtülere boyun eğmek yerine akılcı bir duruş sergilemektir.


Odysseus'un hikayesi, insan doğasının zayıflıklarını ve baştan çıkarıcı tehlikelerle nasıl mücadele edileceğini gözler önüne seren önemli bir mitolojik hikayedir.


Sirenler, insanları kendi arzularının esiri yaparak kontrol altına almak isterken, Odysseus, iradesini ve değerlerini koruyarak bu tehlikeyi aşmayı başarır.


Bu mitin ana fikri, değerlerimizin bizi koruyan bir kılavuz olması gerektiğidir. Kendi içimizdeki dürtülere ve dışarıdan gelen cazibe merkezlerine karşı direnç göstermek, kendimize sadık kalmak v e doğru olanı seçmek önemlidir. Değerlerimiz, hayatımızda yol gösterici olmalı ve bizi yanıltıcı seslere karşı uyanık tutmalıdır. Aynı zamanda bu hikaye; doğru referans noktalarına tutunmayı, iç ve dış dürtülere karşı direnci ve değerlere bağlılığın önemini de vurgular. Bizi tehdit eden, yanlış yapmamıza neden olan sorunlardan kurtulabilmek için doğru referans noktalarına sahip olmamız, irademizi doğru bir şekilde kullanmamız, akılcı bir duruş sergileyerek, değerlerimizi rehber edinmemiz gerekir. Kendimizi tanımak ve içsel dürtülerimizi kontrol altında tutmak, hayatımızı daha bilinçli bir şekilde yaşamamızı sağlar.


Hikayeyi başka bir açıdan ele almak istersek yapılandırılmış bir kişilikle karşı karşıya olduğumuzu anlarız. Kendine ve mürettebatına zarar vereceğini bildiği Sirenlere Freud'tan ilhamla “idsel dürtüler” diyebiliriz. Odysseus'un mücadelesini ise “Egosal çözüm”.


İdsel dürtüler, her zaman kendini tatmin etmenin peşindedir. Bu uğurda neler olabileceğini, sonucunun hüsranla mı biteceğini dikkate almaz. Onun için gerçekleşmesi gereken arzu, dünyadaki en asil ihtiyaç gibidir. Yani geminin kayalıklara çarparak yok olması hiçte önemli değildir. Ego ise, gerçeklikle uyumlu davranışları dengelemek ve dürtüler arasında uygun bir çözüm bulmak için çalışır. Bu durumu da kendinin geminin direğine bağlanmasını isteyen ve Sirenlerin sesleriyle kendi irade gücüyle savaşmayı seçen Odysseus'a benzetebiliriz.


Bu mücadele, insan zihninde içsel dürtülerin ve mantıklı düşünce süreçlerinin etkileşimini temsil eder.


Şimdi konunun bu kısmında bir soru sormama izin verin lütfen. Peki sizce bu mücadeleyi hangi taraf kazanmalıdır? Arzularının tatmin edilmesini isteyen Sirenler mi, yoksa eğer bu tatmin gerçekleşirse yok olup gidecek olan Odysseus ve mürettebatı mı?


Aslına bakarsanız bizlerde günlük hayatımızda benzer iç çatışmalarla karşılaşırız. Kendi içgüdüsel dürtülerimizle başa çıkmak için ego aracılığıyla sağlıklı kararlar almak ve süperego tarafından temsil edilen değerlere uygun davranmak için çabalarız.


Odysseus'un başından geçen bu hikaye sadece mitolojik bir hikaye olmanın ötesinde, insan zihnindeki içsel savaşlara dair bir metafor olarak da okunabilir.


Odysseus'un bu muhteşem yolculuğu, içsel dengeyi bulma ve iradeyi kullanma yolunda bize ilham verecek pek çok olay örgüsüyle doludur.


Ve yine geldik bir bölümün daha sonuna, kendi hikayesini yazıp yönetebilenlere ve Odysseus gibi bu mücadeleden kazanan taraf olarak çıkabilenlere selam olsun. Sağlıcakla kalın/içaforiz 🤗

コメント


bottom of page