top of page

#Nefretten Kabul ve Kararlılığa Deneyimlerin Etkisi

Kabul ve Kararlılık

Biz insanların duygusal tepkileri ve tercihleri, müspet veya menfi yaşadığımız deneyimlerle şekillenir. Mesela şu anda nefret ettiğimiz şeyler, geçmişte en sevdiğimiz şeyler olabilir. Deneyimlerin esiri olmadan önce yani belli kalıpların ve koşulların öğrencisi değilken, her şeyin ilkini yaşayıp tecrübe ederiz. İlk deneyimler, gerçekleşmeye başladığında bizi o deneyimin merkezine alır ve diğer tüm şeylerin etrafımızda döndüğü hissini yaratır. Bu tutum, birazda Ortaçağ döneminin dünya merkezli bakış açısına benzerlik gösterir. Hatta yapıp ettiklerimize karşı gelen kişiler bile o dönemki anlayışın dogmatik ve batıl inanışlarından, sadist ve psikopat cezalarından nasibini alabilir. Aynı dönemler yaşanan ve hayatımızı olumsuz etkileyen olaylar yüzünden bu olayları bize yaşatan kişilerden nefret edebileceğimiz gibi belkide daha fazlasını çevresel etmenlere yükleriz. İnsanlar olarak, yaşadığımız deneyimler, bilişsel ve duygusal olarak zihin haritamızı şekillendirecek direnç noktaları oluşturur. Eğer ki, bu haritaya referans noktası olarak belirlenen kişi, nesne, durum olumsuz olarak kaydedilirse, yaşanan durum daha fazla genellenerek zihnimize işlenir. O anki olay sırasında hissettiğimiz sıcaklık, koku, renkler ve diğer detaylar, olayın büyüklüğünü ve etkisini hafızamıza daha detaylı bir şekilde kazır. Bu genelleyici tutum, deneyim kazanmış gelecekteki kişiyi normalde öyle olmasa bile birçok şeyden nefret etmesine ve hakkında daha kötü düşünmesine neden olur.


Peki geçmişte bu kadar genellenen olumsuz girdiyi bugün nasıl değiştirebiliriz?


Cevap: Kabul et! Ve Kararlı ol!


Psikoloji biliminin değişen dünyayla birlikte hayatımıza kattığı bir terapi modeli olan Kabul ve kararlılık terapisi bize bu konuda yardımcı olabilir. Gelin isterseniz birazda konuya bu açıdan bakalım.


Kabul ve kararlılık terapisi, deneyimlerimizi daha objektif bir şekilde değerlendirmemize ve duygusal tepkilerimizi kontrol etmemize yardımcı olan bir terapi yaklaşımıdır. Bu terapi, bizi olumsuz deneyimlerimize takılıp kalmaktan kurtararak daha sağlıklı bir zihinsel duruma ulaşmamızı sağlar.


Bu süreçte, deneyimlerimizi sorgulamaya başlarız. Neden olayın üzerinde bu kadar yoğunlaştığımızı, neden bu kadar büyük bir tepki verdiğimizi anlamaya çalışırız. Kabullenme, bu noktada önemli bir adımdır. Olayları olduğu gibi kabul ederek, onları değiştirmek yerine nasıl başa çıkabileceğimizi düşünmeye odaklanırız.


Kararlılık ise, zorluklarla başa çıkma ve olumsuz deneyimleri aşma becerisini geliştirmeyi amaçlar. Kendimize, olayların geçmişte yaşandığını ve gelecekte tekrar etmeyeceğini hatırlatırız. Böylece, olumsuz deneyimlerin bizi etkilemesine izin vermek yerine, geleceğe daha fazla odaklanırız.


Kabul ve kararlılık terapisi, bizi daha geniş bir perspektiften olayları değerlendirmeye teşvik eder. Bir deneyimin her yönünü, sadece negatif yönlerini değil, olumlu yönlerini de görmeye çalışırız. Böylece, olayları daha objektif bir şekilde değerlendirir ve duygusal tepkilerimizi dengelemeye çalışırız.


Deneyimlerimiz, bizi şekillendiren ve duygusal tepkilerimizi belirleyen önemli faktörlerdir. Ancak, geçmişteki deneyimlerimizin esiri olmaktansa, kabul ve kararlılık anlayışıyla deneyimlerimizi daha sağlıklı bir şekilde ele alabilir, nefret etme duygumuzu kontrol edebilir, olayları daha objektif bir şekilde değerlendirebiliriz. Böylece, daha olumlu bir yaşam tarzı benimseyerek, iç huzurumuzu korur ve daha mutlu bir yaşam sürdürme şansını da elde etmiş oluruz.


Gelin tüm bu anlattıklarımı metaforik bir öyküyle devam edelim


Bir zamanlar, bir bahçıvanın kocaman bir bahçesi vardı. Bahçıvan, her sabah erken saatlerde kalkar, bahçesindeki bitkileri sulardı. Bahçesi, çeşitli çiçekler ve meyve ağaçlarıyla doluydu. Bahçıvan, bu bitkilere büyük bir sevgiyle bakar, onlara özen gösterir ve büyümelerine yardımcı olurdu.

Bir gün, bahçıvanın en sevdiği güzel bir gül ağacı vardı. Gül ağacı, muhteşem kokusu ve zarif çiçekleriyle bahçenin gözdesiydi. Bahçıvan, her sabah gül ağacının yanına gidip onunla vakit geçirir, güzel kokusunu içine çekerdi. Ancak zamanla, bahçıvanın ilgisi ve sevgisi diğer bitkilerden uzaklaşmaya başladı. Gül ağacı etrafında dönüp duruyor, diğer bitkilere pek fazla dikkat etmiyordu.Bir gün, beklenmedik bir şey oldu. Gül ağacı hastalandı ve çiçekleri solmaya başladı. Bahçıvan, şaşkınlık içinde gül ağacının yanına koştu ve ona yardım etmeye çalıştı. Ancak, çabaları sonuç vermedi. Gül ağacı, gözlerinin önünde ölmeye başladı.

Bahçıvan, büyük bir üzüntüyle gül ağacının yanında oturduğunda, gözleri diğer bitkilere kaydı. Birden fark etti ki, bahçesinde başka güzellikler de vardı. Diğer çiçekler de renkli ve canlıydı. Meyve ağaçları, lezzetli meyvelerini büyütüyordu. Bahçıvan, bu güzellikleri nasıl göz ardı edebildiğini düşündü.


O andan itibaren, bahçıvanın bakış açısı değişti. Artık sadece gül ağacına odaklanmak yerine, tüm bahçesini sevmeye ve korumaya karar verdi. Diğer bitkilerin büyümesi için de aynı özeni gösterdi. Bahçıvan, her bitkiye aynı sevgiyle yaklaşarak, bahçesinin tam potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı oldu.


İlk başlarda, belli bir şeye odaklanmak ve diğerlerini göz ardı etmek bize oldukça doğal bir şeymiş gibi gelebilir. Ancak, zamanla bu dar görüşlülük bizi sınırlayabilir ve diğer güzellikleri kaçırmamiza sebep olabilir.


Başka bir bölümde görüşmek üzere, Sağlıcakla kalın/içaforiz 🤗

Comments


bottom of page