
“Bazen kazandıklarınızla yetinmek zorundasınızdır. Gaipten duyulduğuna inanılan sesler, muhteşem zaferler kazanılacağına dair epiksel görüntüler, durmadan kulağınıza her şeyin sizin olması gerektiğini fısıldayan yalan sözler sonunuzu getirebilir.” Bu cümleleri bana yazdıran kişi kim mi? Evet doğru tahmin; #WilliamShakespeare ve onun yine inanılmaz tragedyalarından biri olan “Macbeth ” i okumak veya izlemek için başka bir neden daha olmasıdır.
#Macbeth benim şimdiye kadar okuduğum Shakespeare oyunları arasında en sevdiğim tragedyalarından biri… Bilindiği gibi İngiliz tarihinde I. Elizabeth dönemi oyunları daha çok intikam, öç alma, hırs ve entrikalarla her şeyi ele geçirip iktidar olma dönemlerinin anlatıldığı zamanlardır. Bu bakımdan Macbeth'te konusu itibariyle bu haris duyguların ön planda olduğu bir tragedya olarak gözümüze çarpar.
Oyun ilk sahne itibariyle zifiri karanlık bir gecede yüzlerini göremediğimiz ve en az gece kadar siyahlar içinde kendi aralarında sürekli konuşan ve bize adeta birer kabus gibi görünen cadılarla açılış yapar. Bu arada böylesi #iffrit bir gecenin hemen yanıbaşında savaş çığlıkları da duyulur. İngiliz Edebiyatı Tarihi Profesörü Mina Urgan'ın Macbeth incelemesinde sahne şöyle anlatılır: Savaş kazanılıp kaybedildikten sonra, gök gürültüsü, şimşek ve yağmurla yeniden buluşup, gün batmadan önce Macbeth'in karşısına çıkacaklarını söyler cadılar. Oyunda Macbeth'in adını ilk önce onlardan duymuş oluruz böylece. Savaşın hem kazanılıp hem kaybedilmesi ise, ayrıca anlamlıdır. Çünkü Macbeth'in şimdi kazandığı bu savaş, kötü güçlerin etkisine kapılarak sonunda yenilmesinin başlangıcı olduğu için, bu savaşı kazandığı halde gerçekte kaybeden biridir Macbeth…”
Cadıların oyun boyunca iyi ya da kötü olmaları pekte önemli değildir. Zira oyunun ilk sahnesinde şöyle bir cümle kurarak kaybolup giderler; “iyi kötüdür, kötüde iyi”
Bu cadıları ki Shakespeare onları oyununda hiçbir zaman cadı ismiyle anmamış, “ #Weirdsisters ” Yani kaderin kız kardeşleri adını vermiştir. Sanırım #Shakespeare öldükten sonra oyunlarını yeniden düzenleyenler kolaylık olsun diye oyunda geçen bu büyülü tiplerin adını cadı olarak değiştirmişlerdir.
Tragedyada bu kötücül etkileri olan Cadıların sadece büyüler yaparak insanların arasına nifaklar soktuklarını düşünmeyin. Elbette bu özellikleri baskın olsa da asıl onların birer kahin olduklarını ve gelecekte olacak olayları bildiklerini de söylemek yanlış olmaz. Bu bakımdan birazdan daha fazla detay vereceğim oyunun makus kaderini belirleyen en önemli tiplerdir şu bizim kara gözlü, kara giysili cadılar…
Gelin isterseniz biraz oyundan ve bu oyunun ortaya nasıl çıktığından bahsedelim.
Tarihte İskoç Kralı I.Duncan aslında çokta iyi bir yönetici olmamasına karşın, Shakespeare onu oyununda daha cana yakın, hakkaniyetli, cesur ve iyi niyetli bir kral olarak yazar. Macbeth de idaresi döneminde krallığını o kadar da kötü yöneten biri değildir. En azından dönemin vakayinüvislerinin anlattıkları böyledir. Fakat Shakespeare dedik ya hem usta bir tragedya yazarı hem de kendi döneminin siyasi ortamını iyi okuyan biridir diye. İşte o da araştırıp okuduğu bu bilgileri dönemin Kralını ve havasını incitmeden gayet güzel bir tragedya yazmıştır. Macbeth gerçeğine göre oyunda oldukça kan döken, iktidar hırsı ve açgözlülüğünün sonucunda hüsrana uğrayan kayıp bir kişi olarak ele alınır. Ve tabi onun çok sevdiği ve suçlarının tek ortağı #LadyMachbeth de…
Oyun başlarda muzaffer bir komutan olan Macbeth'in cadıların kendisine bir gün iktidarı tek başına ele geçireceğine olan kehanetiyle başlar. Normalde de kazandığı zaferlerle yeterince itibarı olan Macbeth muhtemelen bilinç altında bastırdığı İskoçya'yı tek başına yönetme arzusunu da böylece uyandırmış olur. Fakat onun gibi bir asil olan Banquo karakterinden de tam da burada bahsetmek gerekir ki, Shakespeare'in Macbeth tragedyasında kendisinin önemli bir yeri vardır. Hatta oyunun dönüm noktalarından birini oluşturur bile diyebiliriz.
#Cadılar önce Galamis Beyi olan Macbeth'in kazandığı zaferler sonucu Kral Duncan'a ihanet eden başka bir asil olan Crowdor'un topraklarının da onun olacağını hatta eğer arzuları bu yöndeyse İskoçya'nın başına da geçebileceği kehanettinde bulunurken, yanında bulunan #Banquo'ya dönerek gelecek kral soyununda onun soyundan geleceğinin kehanetinde de bulunurlar. İşte bu kısım tragedyanın ilerleyen bölümlerinde oldukça önemli bir dönüm noktası olacaktır. Zira önce bu konunun üzerinde fazla durmayan Macbeth'in sonrasında gece uykularını kaçıracak bir hâl alması kaçınılmazdır.
Banquo, dönemin vakayinüvislerince aslında Macbeth'in işlediği cinayetlere yardım ve yataklık etmiş biridir. Lâkin Shakespeare'in yaşadığı dönemin kralı Banquo'nun soyundan olan I. James olduğu için sanırım Shakespeare gerek siyasi gerekse oyununun akıbeti için onu daha temiz ve gerçekleşen bu katliyamlara karşı çıkan, hatta bu doğrultuda günün birinde katledilen şerefli bir kişi olarak yazar.
Macbeth savaşı kazanıp, ona müjdelenen (ki, aslında lanetlendiği demek daha doğru olur) bu kehanetleri geri dönüp evine geldiğinde eşi Lady Machbeth'e noktası virgülüne kadar anlatır. Lady Macbeth hali hazırda kocasının kral olmasını istediği kadar kendinin de kraliçe olmasını arzu ettiği için duyduğu bu kehanetleri hiç sorgulamadan kabul ederek kocasının hakkettiği yerin zaten krallık tahtı ve tacı olduğunu söyleyerek Macbeth'in vereceği kararın arkasında olacağını, onu destekleyeceğini ifade eder. Bu anlamda Lady Machbeth'in kocasından çok daha hırslı bir kişilik sergilediğini söyleyebiliriz. Ya da normalden daha fazla dişilik sergilediğini…
Savaş meydanında Kral Duncan'ın almış olduğu zaferle geri dönmesi, komutanı olan Macbeth'in bu zafere olan katkıları sebebiyle onun evine konuk olarak geleceğini bildirmesi, Macbethlerin evinde bir heyecan fırtınasınında başladığı andır. Neticede Kaderin kız kardeşleri ağlarını örmüş ve Macbethlerin hayallerindeki o muhteşem çağ başlamak üzeredir.
Biraz kanlı bir çağ olsa da…
Konuklar gelir Jesus ne verdiyse yenilir içilir. Gecenin ilerleyen saatlerinde dinlenmek için herkes odalarına çekilir.
Tik tak Tik tak…
Zaman Hanedan üyeleri için uyku vakti olmasına karşın, Macbeth'ler için uyanma anını ve o şanlı gelecek hayalinin kısa bir süre sonra başlacağını hatırlatır adeta…
Bu sahnede Macbeth'in karısı Lady Machbethle yaptıkları plandan vazgeçer gibi olduğuna tanık oluruz. Fakat daha öncede dediğim gibi Lady Macbeth oldukça kararlı bir şekilde planın işlediğini, her şeyin yolunda gideceğini ve her zaman kocasını destekleyip seveceğini söyleyerek Macbeth'i uyuştuğu bu andan çıkarıp tekrar plana dahil eder. Hatta Kral Duncan'ı bizzat kendisinin öldüreceğini söyleyerek kocasını iyice hırslandırır. Nitekim Lady Machbeth kralın odasının önünde bekleyen nöbetçilere de bolca şarap içirerek sızıp uyumalarını sağlar. Sonra…
Lady Machbeth ve kocası Kral Duncan'ın odasına girdiğinde yatağında mışıl mışıl uyuyan ve hiçbir şeyden haberi olmayan kralı Lady, bir anda babasına benzeterek bu cinayeti işleyemeyeceğini söyleyip elindeki hançeri kocasına uzatır. Ortamın verdiği gerginlik ve arzularının ihtirası arasında kalan Macbeth kralı 20 yerinden bıçaklayarak öldürüp hızla odadan uzaklaşır. Lâkin katli gerçekleşen kral cinayetinin birileri tarafından üstlenilmesi gerekmektedir. İşte Lady Machbeth tam o anda soğuk kanlılığını koruyarak kralın üzerinden akan oluk oluk kandan bir kısmını kapının dışında sızmış iki askerin üstlerine bulaştırarak suçun yalanda olsa kimin ya da kimlerin üzerinde kalacağını göstermiş olur.
Ve ertesi gün…
Çığlıklar, bağırışlar, feryatlar, figanlar…
Birileri olanca sesiyle evde bağıra çağıra kralın öldürüldüğünü ve bu cinayeti işleyen iki hain askerin de ölü olarak ele geçirildiğini duyulmaktadır.Bu aşamada odalarından hiçbir şeyden haberi olmamış gibi çıkan Macbeth ve eşi görülmeye değerdir. Aynı feryada, figana ortak olan bu ikili, hain ve katil diye yaftalanan askerlerin ölümünden de suçludur aslında. Zira Lady Machbeth bu iki askerin üzerine kralın kanını sürmüş, eşi de onları oracıkta katletmiştir. Çünkü bu iki tip eğer canlı kalırlarsa biz bir şey görmedik, bu cinayeti biz işlemedik diyerek birilerini ikna edebilir ya da akıllarını çekebilir diye düşünmüşlerdir.
Ve nihayet artık gelsin tac, gelsin taht…
Böylece Machbeth kral, sevgili eşi Lady Machbeth'te Kraliçe olur.
Gel zaman git zaman Macbet kral olsa da en başta cadıların verdiği kehanetin ikinci kısmı onu geceleri uyutmamaya başlar. Krallığın soyunun Banquo ailesinde devam edeceği kehaneti onu yiyip bitirir. Bu arada Lady Macbeth işledikleri cinayetlerin yükünü artık kaldırmaz olmuş, kendi kendine konuşan, geceleri uykusunda yürüyen bir hayalete dönüşmüştür. Karısının böyle bir ruh halinde olması bir yana Banquo'nun ve sevgili oğlunun ortadan kaldırılması gerektiği fikride Kral Macbeth'in canını oldukça sıkmaktadır. Önce karısı için bir doktor sonra Banquo ve oğlu için bir kiralık katil tutar. Sonucunda Lady Machbeth iyileşmez ve katil de sadece Banquo'yu öldürebilir. Zira gece karanlığında oğlu Fleance kaçıp saklanarak katillerden kaçmayı başarmıştır.
Bu arada tahtın varislerinden biri olan lord Macduff, kralın cinayetiyle ilgili korkularından dolayı evinden ayrılmış ancak çocukları ve eşi Lady Macduff'u
geride bırakmıştır. Fakat katilin Macbeth olduğunu hâlâ düşünmez. Ta ki Macbeth onun karısı ve çocuklarını boğdurtarak öldürtene kadar…
Macbeth, artık eline bulaşan bu kadar kandan sonra kabuslar, korkularını yansıtan hayali görüntüler, onu lanetleyen korkunç sesler duyup görmeye başlamıştır bile… Verdiği bir ziyafet şöleninde oturmak için yeltendiği koltuk boş olduğu halde yakın bir tarihte öldürttüğü Banquo'nun hayaletinin orada olduğunu görerek; “Bana oturacağım yer bırakmamışlar” diyecek kadar kendinde değildir. Her ne kadar kendisi de kendinde olmasa da Lady Machbeth tıpkı ilk cinayeti işlerken verdiği aklı burada da devreye sokar ve konukların şüphelenmemesi için kocasına eşlik ederek sandalyesine oturmasını sağlar.
Lady Macbeth bu ziyafet gecesinden sonra kendini toparlayamaz hale gelirken önceden suç ortağı olduğu cinayetin ardından diğer cinayetlerle bir ilişkisi bulunmaz. Lâkin artık kana bulanmış ellerini obsesif bir takıntıyla temizlemek derdine düşmüştür. “*Leydi Macbeth yaptıkları korkunç işin azabıyla aklını yitirirken korkuyu nihayet yenen kocası Macbeth, kötülük yolunda soğuk ve duygusuzca ilerlemeye devam etmektedir.”*
Kral Macbeth artık o kadar duygusuzlaşmıştır ki, karısının kendini öldürdüğü haberini aldığın anda bile; “*Er geç ölecekti kraliçe: Er geç bir gün söylenecekti bu söz.”* diyerek karısının intiharında bile soğuk ve ruhsuz bedeninin esiri olmaya devam eder.
Macbeth, ne kadar yaşadığı bu korkunç olayları bastırarak mücadele ederse, karısı ve çocukları katledilen Lord Macduff ise tam tersi acısını en olağan şekilde dışındaki hayatla ve çevresindeki insanlarla bağ kurarak içinden geçtiği bedbaht ve kötü duygulardan kurtulmayı tercih eder.
Böylece oyunun finaline doğru yola çıkarız. Artık Lord Macduff hem intikamını hem de krallığı geri almak için Macbethle karşılaşmak için hazırdır. Fakat nedense Kral Macbeth onunla dövüşmek istemez. Zira yine cadılar tarafından ona verilen başka bir kehanete göre kral bir kadının doğurduğu kişi tarafından öldürülmeyecektir. Fakat karşı kaşıya geldiklerinde Lord Macduff ona şunları söyler; “ *Kes o büyüden umudunu sen. Kölesi olduğun şeytana sor söylesin sana: Macduff’ı doğum vaktinden önce, Anasının karnını yarıp çıkardılar.”*
Bunu duyan Macbeth artık sonunun geldiğini anlar ve #Macduff'ın kılıcıyla son nefesini verir.
Ve işte böyle…
Yine Shakespeare okumak için bir sebep daha bölümünün sonuna geldik.
Başka bir bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın. 🤗
Comments