top of page

#Kertenkeleleri bilir misin Züleyha? Peki ya Theseus'un Gemisini

Theseus'un Gemisi Paradoksu

#Sürüngenler ailesine mensup Kertenkeleleri bilir misiniz? Ya da onlara benzeyen akrabalarına ve canlılar dünyasında kertenkelelere benzeşmesiyle anılan #amfibi ailesine mensup semenderleri? Kertenkeleler ve semenderler kendi aralarında farklı türleri olmasına karşın çoğumuzun bildiği bir özelliği sebebiyle bu podcast'in konusuna dahil oldu. Tahmin ettiğiniz gibi bu özellik, karşılaştıkları bir düşman veya herhangi bir tehlike anında kuyruklarından vazgeçebilme özelliğidir. Yaşadıkları yoğun korku ve bu korkuya gösterdikleri refleksif tutumları kuyruklarından vazgeçerek o ortamdan uzaklasmalarıyla sonuçlanır. Merak etmeyin bu vazgeçiş onları kuyruksuz bırakmıyor ve yerine kıkırdak dokusuyla yeni bir tanesi çıkarak fiziksel yapısının aynı kalmasını sağlıyor. Ancak benim burada dikkat çekmek istediğim başka bir nokta var. O da şu; Yaşanılan bu fiziksel biçim değişimi kertenkeleyi veya semenderi yine aynı kalan canlılar mı yapar? Yoksa onlar artık başka bir canlıya mı dönüşmüştür?

Kimlik dediğimiz şey her birimizin ayrı ayrı kendimiz olmasını sağlayan ve daha doğmadan önce genlerimiz sayesinde oluşmaya başlayan ta ki, son nefesimize kadar korumaya çalıştığımız bir süreci ifade ediyorsa; zaman içinde gerek fiziksel gerekse ruhsal değişiklikler bu sabit diye nitelediğimiz kimliklerin sarsılmaz sabitliğini de değiştirmez mi? Bu durumun kendi biricikliğimizi yüceltirken düşünülmesi gerekn bir nokta olduğunu düşünüyorum. Yaşantımız boyunca kimi zaman şaşmaz sabitliğimizi ispat edercesine kullandığımız “Ben buyum, beni bilen böyle bilsin, asla kişiliğimden taviz vermem, bizim bir tavrımız var, Şahsıma hakaret sayarım” gibi cümleler kurduğumuz vakitler, çok değil birkaç yıl, hatta birkaç ay, belki de birkaç hafta önce başımızdan geçen ve kontrol edemediğimiz duygularımız sebebiyle tepemizin atıp sinir krizleri geçirdiğimiz bir olay yaşadığımız da veya içimize kapanıp depresif bir duygu anomalisi yüzünden hayatımızı çekilmez hissettiğimiz vakitler kurduğumuz cümleler ne kadar farklı oysa ki…

Felsefenin bir alt dalı olan zihin felsefesinde bir paradoks vardır. İsmi “ #TheseusunGemisi paradoksu” Bu paradoksu geçmeden önce Eski Yunan mitlerinde adı geçen bu şahıs kimdir kısaca ondan başlayayım. #Theseus, Yunan mitolojisine göre Atina'nın efsanevi kahramanlarından biridir. Bir çok macera yaşamış ve yaptığı kahramanlıklarla hikayelere konu olmuştur. Theseus'un en ünlü kahramanlığı ise yarı insan yarı boğa bir canavar olan, açgözlüğü temsil ettiğine inanılan ve her dokuz yılda bir 7 genç kızın ve 7 genç erkeğin kurban verildiği #Minataorous 'u yok etmesiyle ilgilidir. Theseus, Yunan mitolojisinde cesaret, güç, liderlik ve adalet gibi değerlerin sembolüdür. Hikayeleri ve maceraları, antik Yunan kültüründe ve edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır ve günümüzde de hala popülerliğini korumaktadır.

Gelelim böylesi bir mitsel kahramanın konumuzla ilgisine yani Theseus'un Gemisi paradoksuna; Dedik ya Theseus bu kadar cesur, yiğit ve başından bir sürü sergüzeştin geçtiği bir kahramandır diye… İşte bu kahramanımızın denizlerde de geçen bir sürü macerası var. Elbette bunun için bir gemisinin olması da şart öyle değil mi? Bu paradoks zamanla nesnelerin değişen parçalarının ne zaman ve nasıl algılanması gerektiğiyle ilgilidir. #Çelişki şunu varsayar; Zaman içerinde Theseus'un Gemisinin eskimiş bölümleri kısım kısım değiştirilerek yenilenir. En son parçada yenilendikten sonra ortaya çıkan gemi hâlâ Theseus'un Gemisi midir? Hatta paradoks biraz daha ileriye götürülerek şöyle bir çıkarım daha yapılır. Theseus'un gemisinden çıkan eski parçalarla tekrar bir gemi daha yapılırsa, bu gemi yine Theseus'un Gemisi mi olur? Ortada iki tane gemi vardır ve hangisinin Theseus'a ait olduğu bu müthiş paradoksla sorgulamaya çalışılır. Buradan şöyle bir felsefi çıkarım yapan düşünürlerden bazıları nesnelerin zaman içerisinde değişen parçaları olsa da orijinalliği kaybolmaz derken, bazıları da maddi bileşenlerin kayıpları orijinali ve onun kimliğini etkiler sonucunu çıkarmışlardır.

Konunun başında bir tehlike anında kuyruklarını feda eden canlılardan bahsetmiştim.

Korku esnasında salgılanan salgılar ve anın yarattığı endişe ile ani bir refleksle bir parçasından vazgeçebilen canlılarda tıpkı Theseus'un değişen Gemisi gibi orijinal mi kalmış oldular yoksa sonradan çıkan kuyruklarıyla değişime mi uğradılar?

Peki ya bizler yaşadığımız ani kayıplar, ayrılıklar, hayatımızı ve karar mekanizmalarımızı değiştiren olaylar veya kimlikleimizi yeniden dizayn eden restorasyonlar yaşadığımızda yine aynı insan olarak mı kalırız? Yoksa….

Sağlıcakla kalın…

içaforiz 🤗

Comments


bottom of page