top of page

Kara Keşiş Ve Seçilmiş Kişi Paradoksu

  • Yazarın fotoğrafı: Öykü Yavuz
    Öykü Yavuz
  • 27 Nis
  • 3 dakikada okunur



Sanat kaostan mı beslenir? Ya da şöyle de sorabilirim: Sanatçı, deha yönünü yaşaması gereken delilikle mi ortaya çıkarır?


Birbirine benzer bu soruların cevabını vermeye çalışan harika bir uzun öykü var: Kara Keşiş. Kara Keşiş, Anton Çehov’un yazdığı ve delilikle dahiliğin izini sürdüğü ilginç bir öyküdür. Gerçi kendisine sorulduğunda bu öykünün tıbbi bir öykü olduğunu söylese de, nedense ben — 44 yaşında tüberküloz yüzünden hayata veda etmiş, ama bu kısa sürede 500’den fazla roman, hikâye, tiyatro oyunu bırakmış — Anton Çehov’un da bu sınırda yaşamış olabileceğini düşünüyorum. Zira uzun ve çetin geçen bir çocukluk, ilk gençlik dönemi sonrasında; yoksullukla mücadele eden ve baskı ile yönetilen bir ülkede kendini gerçekleştirme işi, biraz delilik ve birazdan daha fazla dahilik gerektirir.


Bu bölümde, delilikle dahilik arasındaki ince çizgiye Anton Çehov’un Kara Keşiş öyküsü üzerinden yeniden bakmak istedim. “Neden yeniden?” diye soracak olursanız; kanalda daha önce Delilik mi, Dahilik mi? adlı bir başka bölümde bu konuyu ele almaya çalışmıştım. O bölümde de ressam Van Gogh’tan, şair Friedrich Hölderlin’e; yazar Nikolay Gogol’den, Kinik filozof Diyojen’e kadar bazı isimler üzerinden bu meseleyi incelemeye çalışmıştım.


Arzu edenler bölümü bu isimle Akıl fikir gezegeni kanalına girerek dinleyebilir. Yine kanalda Anton Çehov'un hayatına dair tiyatral olarak oluşturduğum “Çehov'un Dansı” bölümünü de yazarın hayatını merak edenler için belirtmiş olayım.


Bu arada "Akıl Fikir Gezegeni'ni desteklemek istersen ve bu yolculukta bana eşlik etmekten keyif alıyorsan, bir kahve ısmarlayarak desteğini gösterebilirsin. Ana sayfada bulunan bana bir kahve ısmarla linkine tıklayarak beni ve kanalı destekleyebilirsin.


Gelelim Kara Keşiş öyküsüne ve konumuzla ilintisine…


Kara Keşiş öyküsünün baş kişisi Andrey Kovrin, akademik kariyer yapan bir filozoftur. Üniversitede dersler vermiş, bilimsel çalışmalarıyla tanınmış, entelektüel bir kişiliktir. Yoğun zihinsel faaliyetleri ve aşırı çalışması nedeniyle günün birinde sinirsel bir çöküntü yaşar. Doktor bir arkadaşının tavsiyesi üzerine hem zihinsel hemde fiziksel rahatlama sağlamak için tanıdığı bir aile dostunun çiftlik evine gider. Bu çiftlik evi çeşitli meyve ağaçları ve rengarenk çiçeklerin olduğu pitoresk bir ortamdır. Yani bölümün başında sorduğum soruya dönecek olursak Kaosla uzaktan yakından bir ilgisi olmayan sakin, sessiz, kuş cıvıltıları ve birbirinden farklı kelebek uçuşları ile dolu huzurlu bir yerdir. Öyleki Bay Kovrin burada sadece huzuru değil aşkı bile bulacaktır. Zira evin sahibi Bay Yegor’un kızı Tatyana da bu çiftlikte yaşamaktadır.


Andrey ve Tatyana çocukluktan beri tanışmaktadır. Bu sebeple içinde geldikleri bahçede saatlerce sohbet etme imkanları vardır. Yinede Andrey kişilik olarak özelikle karşı cins ile ilişkilerinde biraz çekinik bir karakterdir. Birgün yine böyle bir gezinti esnasında Andrey Tatyana'ya çöllerde görünen Kara bir keşişten bahseder. İlk bakışta bu hikaye sıradan bir halk masalı gibi görünür, fakat Andrey bu sohbetin bitiminde tek başına bahçede vakit gecirmek ister. İşte bir masalın gerçeğe dönüştüğü anda burada başlar. Kovrin gecenin karanlığında Kara bir rahibin bir anda karşına dikilmesiyle irkilir. Kara Keşiş ona;


“*Sen olağanüstü bir adamsın. Senin gibi insanlar az bulunur. Sen, hakikatin hizmetkârısın... Yaşamın yüksek amacı olan büyük bir fikir uğruna acı çekiyorsun.”*


Bu cümleler Andrey Kovrin‘in düşüncelerinde adeta seçilmiş bir insan etkisi yaratarak, çevresindeki pitoresk dünyayı daha farklı görmesine neden olacaktır. Tahmin edersiniz ki, seçilmiş bir insan olduğunuzu düşünmenin gereği diğer insanlardan farklı ve üstün olma kibrini de beraberinde taşır. Fakat şöylede bir gerçek vardır ki; bu duygunun, siz onu farketmeseniz bile zihninizde bir yerlerde kuluçkaya yattığı gerçeğidir. Andrey Kovrin her ne kadar dış dünyasına bu duygusunu yansıtması da aslında içinde bir bakıma kendinin diğerlerinden farklı olduğunu zaten düşünmektedir. *Herhangi bir davranış yoktur ki, daha önce zihninizde bir yerlerde saklı olmasın…*


Ve böylece hikayemiz Bay Kovrin'in Bayan Tatyanayla evlenmesi ile mutlu mesut devam eder…


Maalesef etmez! Artık Kovrin eskisi gibi bir insan değildir. Daha çok okur, daha fazla araştırır. Bu, belki tek başına bir sıkıntı değildir; ama Kara Keşiş ile yaptığını zannettiği görüşmeler giderek daha sık hale gelir. Böylece Tatyana ile evliliği de sorunlu bir hâl alır. Kovrin eşinden ayrılır, tedavi görmek için bir hastaneye yatar. Fakat içinde bulunduğu buhran nöbetleri yüzünden daha düşünceli, daha içine kapanık bir hale gelir. Bu arada, öksürdüğünde ağzından kan gelmeye başlar. Giderek durumu kötüleşen Andrey Kovrin, erken yaşta hayata gözlerini yumar.

Andrey Kovrin, kapıldığı “seçilmiş kişi” olmanın yarattığı bir psikozdan mı; yoksa tüberkülozdan mı ölmüştür, bilinmez. Fakat bu öykü bize şu soruları sordurur:


“Seçilmişlik düşüncesi, insanı yüceltir mi yoksa yok mu eder?


“Dahilik ile delilik arasında ne dereceye kadar bir fark vardır?


Özgün biri olmak norm dışı olmayı da beraberinde mi getirir?


Toplum özgün olanı koyduğu kurallarla iyilestirir mi yoksa onun daha da mı delirmesine sebep olur?


Sanat yapmak İçin yeterli kaos miktarı ne kadar olmalıdır?


Başka bir Akıl Fikir Gezegeni bölümünde görüşünceye kadar, Sağlıcakla kalın 🤗

Comments


bottom of page