
Köleler efendi, efendiler köle olsaydı nasıl bir hiyerarşik yapı, aralarında ne şekilde bir iletişim şekli kurulurdu? 18.yy oyun yazarlarından Fransız Pierre de Marivaux biraz geleneksel İtalyan tiyatrosundan birazda özellikle karakter isimlerini esinlendiği eski Yunan tiyatrosundan harmanlayıp yazdığı ütopik eseri “Köleler Adası” bu sorunun cevabını arıyor oyun boyunca…
O dönemin Fransız Akıl Çağı olduğunu düşünürsek yani Voltaire, Diderot, Rousseau gibi aydınlanmacı insanların yaşadığı zamanlarda Marivaux’da aynı akımın bir temsilcisi olarak çağına yazdığı oyunlarla ışık tutmaya çalışmış bir yazardır. Bu oyun bir taraftan içinde bulunduğu yer ve zamanı, yönetimi ve aristokrasi taraftarlarını eleştirmeye çalışırken diğer taraftan yine bu oyundan yaklaşık 40 yıl sonra gerçekleşecek mutlak Monarşi’nin yıkılışı sayılan Fransız İhtilali'nin de habercisi sayılır.
Oyun Yunan efendilerinden kaçarak bir adaya gelen ve orada kendi hak ve özgürlüklerini yeniden tanımlayıp oluşturdukları yasalarla mutlu ve hür bir şekilde yaşamaya başlayan kölelerin kurduğu bir adada geçer. Bu adaya ilk geldiklerinde ilk kural hiç kimsenin efendi olamayacağıdır. Şayet adaya gelen ya da yakalanan efendiler varsa, onların infazı gerçekleşir. Lâkin zaman içerisinde bu yasa kaldırılıp yerine bu efendi kişilerin köleleri ve yaşadıklarını anlayabilmeleri için yer değiştirmeleri uygun bulunmuş ve adada belli bir süre köle olarak vakit geçirmeleri istenerek en insani meziyetlerden biri olan empati yeteneğini kazanmaları talep edilmektedirler. Bu bağlamda oyun, toplumsal anlayışların tersine çalıştığı bir ada olan Köleler Adası’nı efendiyi köle, köleyi efendi yerine koyan ütopik bir oyun olarak yerini alır.
Oyunumuz Yunan sahillerinin birinde gemileri batmak üzere olan İpikrates ve kölesi Harlequinn’in aralarında geçen konuşmalar ile başlar. İpikrates kelime anlamı olarak zorbalıkla yöneten, baskıcı anlamlarına gelen bir isimdir. Harlequinn ise daha çok elinde şişesi, serseri ve komik bir uşak tiplemesidir.
Nihayetinde kahramanlarımız gemileri batarak kendilerini bir adada bulurlar. Fakat ada tahmin ettiğiniz gibi tersine rollerin oynanacağı Köleler Adası’ndan başkası değildir.
Birazdan yanlarına gelecek olan adanın yöneticisi ki, bir zamanlar kendisi de bir köle olan Trivelin ile karşılaşırlar. Şef Trivelin’in yanında iki tane de kadın vardır. Onlarda aynı gemi kazasından kurtulmuş olan asil efendisi Bayan Öfrosin ve hizmetçisi Cleanthis’dir.
Trevelin, İpikrates ve Harlequinn’in de gemi kazasından kurtulan kişilerden olduğunu görüp onları da sorguya çeker. Yalnız bu sorgulamanın amacının tek bir sebebi vardır. O da Efendilerin köle olmayı kabul ederek kendilerini ve o güne kadar onlara hizmet eden ve fakat bu hizmet karşılığında daha çok zorbalık, aşağılanma, horlanma gören, sürekli küfürle seslenilen, çeşitli isimler takılarak alay edilen kölelerini daha iyi anlamalarını sağlamaktır.
Trivelin oyunun başında adayı ve bu yaptıkları yasayı şöyle açıklar;
“*Efendilerinin zalimliğinden usanan atalarımız Yunanistan'ı terk edip buraya yerleştiklerinde, patronlarından yemiş oldukları hakaretlerin hıncıyla yaptıkları ilk kanun tesadüf veya kaza eseri adalarına düşecek bütün efendileri öldürmek ve böylece bütün kölelere özgürlüklerini kazandırmak olmuştu. Bu kanunun konma nedeni intikamdı. Yirmi sene sonra akıl bu kanunu lağvetti ve yerine daha yumuşak bir kanun getirdi. Artık sizden intikam almıyoruz; sizi ıslah ediyoruz. Artık canınıza kastetmiyoruz; bizim yok etmek istediğimiz şey kalbinizdeki barbarlık. Köleliğin beraberinde getirdiği acılara duyarlı hale gelmeniz için sizi köleliğe mahkum ediyoruz.”*
Böylece beylik laflar ederek, onları her daim ölümle tehdit eden, en ufak yanlışlarında ellerindeki sopaları başlarına, omuzlarına indirmekten geri durmayan efendiler köle olacak, köleler de efendi olarak onların yeni efendileri sayılacaktır. Hatta rolleri gibi, kıyafetleri, isimleri de değişecektir.
*“Köleliğiniz, daha doğrusu insanlık dersiniz üç yıl sürecek. Bu üç yılın sonunda sahipleriniz kaydettiğiniz gelişmelerden memnun kaldığı takdirde sizi geri yollayacağız. İyileşmediğiniz takdirde ise, ileride başka yerlerde mutsuz edeceğiniz insanların hayrına sizi burada
alıkoyacağız.*”
Trivelin’nin bu açıklamasıyla birlikte artık,
İpikrates yeni Harlequinn, Öfrosin ise yeni Cleanthis olarak gerçek Harlequinn ve Cleanthis’e hizmet etmeye başlayacaklarını anlamış olur.
Adanın Şefi Trivelin, önce İpikrates ve Harlequinn’i yalnız bırakarak Öfrosin ve Cleanthis'i yanına alarak biraz uzaklaşır. Burada amaç rolleri değişen karakterlerin özelikle efendi olanın yaptıkları, yaşattıkları şeyleri yeni efendisinin ağzından duyarak tüm bunların ne kadar kötü özellikler olduğunu itiraf etmesi üzerinedir. Ve bu itirafı ne kadar çabuk eder ve kabullenirse, adadan kurtuluşu da o kadar çabuk olacaktır.
Aynı şekilde hizmetçisi de efendilik rolüne kendini fazla kaptırarak köleliği yeni deneyimleyen Öfrosin’e zorbalık yapmamalıdır. Zira intikam adına yapılabilecek bu tarz zorbalıkların da cezası vardır bu adada. Nihayetinde asıl amaç birbirini anlamak ve doğru insani özellikleri kazanmaktır.
Trivelin, Cleanthis’e Öfrosin’ın nasıl bir insan olduğunu sorduğunda, yeni efendi Cleanthis başlar anlatmaya; Onun ne kadar kibirli olduğunu, kırıtkan, sürekli şuh görünmek istediğini, oyunlar oynarak erkekleri nasıl etkilemeye çalıştığını, kıskanç bir kadın olduğunu, gevezelikte üstüne kimseyi tanımadığını, günlük hava durumuna göre kişiliğinin sürekli değiştiğini, tüm bu anlık değişimlerin bütün çilesini de kendisine çektirdiğini hem sinirli hemde adeta ezberlemiş gibi bir çırpıda anlatır. Öfrosin önce Cleanthis’in bu anlattıklarının hiçbirini kabul etmek istemez ama Trivelin, söylenenlerin doğruluğunu ne kadar çabuk kabullenirse bu adadan da o kadar çabuk kurtulabileceğini tekrar hatırlattığın da kendini tanıma işini biraz daha ciddiye alarak Cleanthis’ın anlattıklarını bir bir itiraf etmek zorunda kalır.
Artık sıra İpikrates ve Harlequinn’dedir. Bu seferde aynı soru Harlequinn’e sorulur.
*“ Bana bir anlatın, İpikrates, memlekette size nasıl davranırdı? Herhangi bir mizaç, karakter kusuru var mıydı?”*
Şakacı Harlequinn “Ah dostum, demek biraz eğlenmek istiyorsun “, diyerek başlar anlatmaya; “*Aşırılık ve sefalet, işte onun özeti.”*
*“Har vurup harman savurur. Cömert olunması gereken yerde cimri, cimri olunması gereken yerde cömerttir. Borç almasını iyi bilir, ödemez. Akıllı uslu olmaktan utanır, çılgınlığı şeref sayar. Namuslu insanlarla dalgasını geçer; böbürlenmeyi sever; olmayan metresleriyle övünür. İşte benim adamım. Daha ayrıntılı bir tasvire gerek var mı*?”
Trivelin bu kez İpikrates’e dönerek Harlequinn’in anlattıklarını kabul edip etmediğini sorar. Önce inkar etse de o da Öfrosin gibi hepsini kabul etmek zorunda kalır.
Böylece işini bitiren Trivelin onları yalnız bırakarak kendinden haber beklemelerini söyleyip yanlarından ayrılır.
İki hizmetçi gelişigüzel sohbetlerine devam ederken Harlequinn Cleanthis’e başka şeylerden bahsedelim mesela ben size aşık olsam. Cleanthis'de Madem istiyorsun ol bakalım ama bizde sosyetikler gibi davranalım daha çok eğleniriz diyerek aslında bahsi geçen statüde olmadıklarını vurgular gibidir onların ağzından oyunun yazarı Marivaux. Zaten kısa bir süre sonra da oynadıkları bu oyundan sıkılırlar.
“*Biz de en az patronlarımız kadar maskarayız. Ama biz daha aklı başındayız.”*
Sonrasında oyunu biraz farklılaştırarak Cleanthis İpikrates’e Harlequinn ise Öfrosin’e aşık olmuş gibi davranmak isterler. Ama bunda da çok başarılı olamazlar.
İpikrates uşağı Harlequinn’e bu oyunları daha ne kadar sürdürmek istediğini sorarak içinde bulunduğu durumu ajite edip onu etkilemeye çalışır.
“*Beni kurtaracağına, acımı paylaşacağına, bana sadık kalıp bu sadakatinle dostlarına örnek olacağına şu yaptığına bak! “*
Söylediklerinden elbette etkilenmez Harlequinn ama bunun üzerine İpikrates’e ders niteliğinde bir konuşma yapar.
“*Çok haklısın dostum. Burada sana karşı yerine getirmem gereken görevleri pek güzel sayıp döküp beni azarlamasını biliyorsun. Ama Atina'dayken bana karşı görevlerini hiç umursamıyordun. Acılarını paylaşmamı istiyorsun. Oysa sen hiçbir zaman benimkileri paylaşmadın. Ama yine iyisin, benim kalbim seninkinden iyi olsa gerek; zira ben daha uzun zamandır acı çekiyorum ve acının ne olduğunu biliyorum. Sen beni dostluk adına dövüyormuşsun. Madem öyle, seni bağışlıyorum. Ben de seninle sırf keyif için alay ettim. Sen de bunu hoş gör ve bundan ders çıkar. Dostlarıma senin hakkında olumlu şeyler söyleyeceğim ve onlardan seni geri yollamalarını rica edeceğim. Göndermezlerse de seni yanımda sadece dostum olarak tutacağım. Zira ben sana benzemiyorum, senin sırtından mutlu olacak yürek yok bende*.”
İpikrates, bu konuşmadan çok etkilenir ve Harlequinn’den özür üstüne özürler diler. Sonrasında Harlequinn elbiselerini çıkarıp patronuna vererek kendilerininkileri üzerine geçirir.
Harlequinn’i eski elbiseleri içinde gören Cleanthis, neler olduğunu sorar. O da böylesinin daha doğru olduğunu kendisininde bu şekilde yapması gerektiğini açıklar. Önce bunu kabul etmez Cleanthis ama sahibesi Öfrosin'in de tıpkı İpikrates gibi kendini sorguladığını ve ondan af dilediğini duyunca o da aynı kararı vermek zorunda kalır.
Nihayet alınması gereken dersler alınmış, ödenmesi gereken bedeller ödenmiş, gelecekte daha iyi insanlar olunması gerektiği açıklığa kavuşmuştur. Karakterlerin bu olumlu kavuşması üzerine sahneye Trivelin çıkarak;
“*Beni kendinize hayran bıraktınız. Hadi beni de kucaklayın, sevgili çocuklarım, sizden beklediğim şey işte buydu. Şayet olaylar bu şekilde gelişmeseydi, efendilerinizin acımasızlığını cezalandırdığımız gibi sizin alacağınız intikamı da cezalandıracaktık. Sizlere gelince, İphikrates ve Öfrosin, duygulandığınızı görebiliyorum. Bu maceranın size verdiği derse ekleyecek bir şeyim yok. Geçmişte onların efendisiydiniz ve onlara kötü davrandınız. Sonra onlar sizin efendileriniz oldu ve sizi bağışladılar. Bunun üstüne bir düşünün. Sosyal koşullardaki farklılık tanrıların bize dayattığı sınavdan başka bir şey değildir. Söyleyeceklerim bu kadar*.” Unutmayın!
“*Sadece erdem hoşa gitmelidir.* “
Köleler Adası oyunu Efendi -Köle diyalekti açısından ele alınan ve mevcut pradigmayı tersine işleten bir eserdir. Dönem itibariyle toplumsal ilişkileri başka bir bakış açısı getirme adına oldukça iddialı bir eser olduğunu belirtmek isterim. Özelikle Moliere eserlerinde hizmetçilerin bu şekilde efendi oluşunu yazmış olmasa da bir hayli akıllı ve mantıklı kararlar alarak olayların gidişatını etkileyebileceğini pek çok eserinde yarattığı karakterlerle göstermiştir. Tartuffe’da Dorine, Şaşkın oyununda Mascarille, Hastalık Hastası oyununda Toinette gibi karakterler asil ya da soylu olmamasına karşın oyunlarında en az bir efendi kadar inisiyatif alabilen yetkinliktedir. Hatta çoğu zaman efendilerinden bile daha etkindir.
Ada metaforu bir ütopya yaratmak için oldukça iyi bir ortamdır. Zira dışarıdan herhangi başka bir bakışın orayı etkilemesi normal bir yere göre daha zordur. Thomas Moore’da 1516 yılında yazdığı Ütopya eserinde bir adada yaşayan ve eşit bir dünya görüşüne sahip insanların yaşadığı bir komün yaratmıştı. Ondan iki asır sonra da Marivaux de; tıpkı Moore gibi “Toplumsal eşitsizlikler neden var ve bunlar neye dayanıyor?, diye sorgulamak istemiş olmalı…
Kısacık bir oyun ama söyleyeceği pek çok şey var gibi ne dersiniz?
Bitti…
Sağlıcakla kalın /içaforiz 🤗
Comments