top of page

Gündelik Olanın İçindeki Farkındalık

  • Yazarın fotoğrafı: Öykü Yavuz
    Öykü Yavuz
  • 9 Nis
  • 2 dakikada okunur


Günlük artan stres yükünü, geçinmek için mecburen yaptığınız ama sevmediğiniz işlerin bunalımını, gereksiz ve angarya sayılan tekrarlayan sorumlulukların baskısını… Bir de üstüne, sürekli kendinize hatırlattığınız ve ruhunuzu kıskaca alan olumsuz geçmiş anıları düşünün. Tüm bunların ağırlığını, sadece günlük rutininizle, hatta sıradan ve “öylesine” yaptığınız küçük işlerle bile hafifletebilirsiniz.


Nasıl mı?


Sıradan işler, zihnin karmaşadan uzaklaştığı kısa molalardır. Onlara anlam katarsanız, birer farkındalık ritüeline dönüşürler. Her gün yaptığınız ama fark etmeden geçtiğiniz anlar aslında ruhunuzu dinlendirme fırsatıdır.


Gelin, şu bahsi geçen sıradan işlere daha yakından bakalım.Ve bu görevleri yerine getirirken nasıl farkındalık kazanabileceğimizi, onları nasıl birer içsel dinlenme alanına çevirebileceğimizi örneklerle inceleyelim:


**Bulaşık Yıkamak:**


Her evde, hatta pek çok iş yerinde bu rutini yerine getirmeyen yoktur. Sabah, öğle, akşam yemekler yenir ve geriye dağ gibi bir bulaşık kalır. Bunların yıkanması, başlı başına bir iştir aslında.

Peki, genellikle otomatikleşmiş bir şekilde yaptığınız bu eylemle nasıl bir farkındalık seviyesine ulaşabilirsiniz?

Öncelikle ellerinizin suya temasına odaklanın. Suyun sıcaklığı, köpüklerin dokusu, tabakların birbirine çarparken çıkardığı ses... Tüm bu detaylar, zihni ana getiren küçük işaretlerdir. O an başka bir şey düşünmeden sadece bu anı yaşamak, sizi gündelik kaygılardan bir süreliğine uzaklaştırabilir.

Ayrıca bu süreçte yavaşlamak, acele etmeden sırayla her parçayı temizlemek bir tür içsel temizlik gibidir. Dilerseniz hafif bir müzik eşliğinde bu anı daha keyifli hale getirebilir, kendinize bir soluklanma alanı yaratabilirsiniz.


Bulaşıkları yıkamak sadece bir görev değildir, fark ederseniz bir durma, yavaşlama ve zihni sadeleştirme pratiğidir.


Gelin başka bir örnek verelim


**Sabah kahvesi hazırlamak veya çay demlemek:**


Kaynayan suyun sesi, çayın demlenmesi, çıkan buhar, çayı fincana doldururken ki sesi, fincandaki rengi, içerkenki sıcaklığı ya da kahvenin kokusu, ilk yudumun acılığı… Tüm bunlar sadece günün başladığını değil bizimle birlikte doğanın da uyanışını simgeler. Bu hazırlıkları telaşla ve çabucak değilde sakin, yavaşça ve bilinçli bir şekilde yaptığınızda sadece sıradan bir sabahla uyanmazsınız, uyandığınız sabahın bir tekrarının olmadığının da farkına varırsınız.


İşte size başka bir örnek daha


**Çamaşır asmak veya katlamak:**


Her bir kıyafeti tutarken dokusunu hissedin. Onları katlarken düzene getirdiğiniz yalnızca kumaşlar değil, zihniniz de olabilir. Her hareket, içinizdeki dağınıklığa bir “şimdi buradayım” mesajı verir.


Burada küçücük bir sırrımı da paylaşmak isterim:Maalesef bu rutinlerin içinde ütü yapmayı pek sevmem. Fakat yaptığım zaman, özellikle ütünün buhar püskürtme ayarına sık sık basmayı çok severim. O düğmeye her bastığımda çıkan sıcak buhar, bir yandan giysinin kırışıklıklarını düzeltirken, diğer yandan sanki içimde biriken gerginliği de yavaş yavaş havaya karıştırıp dağıtıyor gibi gelir bana.

Bu küçük hareketin bile rahatlatıcı bir etkisi olduğunu fark ettim. Buharın çıkışıyla oluşan o hafif tıslama sesi, yoğun düşünceleri bastıran bir fısıltıya dönüşüyor adeta. Giysiler düzgün hale gelirken, ben de bir şekilde içsel bir düzenleme yapıyorum sanki.

İşte böyle... Belki de sevmediğimiz işlerin içinde bile küçük zevkler, bize ait minik ritüeller, farkında olmadan kurduğumuz denge noktaları vardır. Sadece onları fark etmek gerekir.


Gündelik hayatın içinde sıkışıp kaldığımızı düşündüğümüz anlar, aslında farkındalık için gizli birer fırsat barındırır. Bulaşık yıkamak, çamaşır asmak, ütü yapmak gibi sıradan işler; zihnimizi susturup bedenimizi şimdiye çeken birer durak olabilir.

Bu işleri yaparken dikkatimiz dağılmış, düşüncelerimiz dağınık olsa da; biraz yavaşlamak, hissetmek, dinlemek ve izlemek bize yeniden merkezimizi hatırlatır. Sıradan görünen anlar, içsel dinginliğe açılan kapılar hâline gelir.

Hayat her zaman büyük olaylarla değil, küçük anlarla şekillenir. Ve bazen en sade uğraşlar, ruhun en çok ihtiyaç duyduğu sessizliği getirir.


Başka bir bölümde görüşmek üzere, Sağlıcakla kalın 🙏

Comentários


bottom of page