Görünmez Adam

“Günün birinde küçük bir kasabaya, yüzü gözü sargılarla kaplı, tuhaf gözlükler takan bir adam gelir.”

Ne kadar da klişe bir başlangıç, öyle değil mi? Tıpkı Tolstoy’un şu sözünü hatırlatır: “Tüm hikâyeler ya yabancı birinin kasabaya gelmesiyle ya da birinin kasabadan ayrılmasıyla başlar.”

Görünmez Adam, bilimkurgu edebiyatının mihenk taşlarından biri olan H. G. Wells’in diğer eserleri gibi hayal gücünü zorlayan ve sıradışı unsurlar barındıran bir romandır. Kitapta, Griffin adında bir bilim insanının yaptığı deneyler sonucu görünmezlik sırrına vakıf olduğunu ve bu deneyi kendi üzerinde gerçekleştirdiğini okuruz. Ancak Griffin’in bu noktaya gelmeden önceki hayatı da en az bu dönüşüm kadar ilginçtir. Vücudunda yeterli melanin bulunmadığı için albino bir cilde sahiptir. Muhtemelen küçük yaşlarda yaşadığı zorluklar, çevresi tarafından “farklı” görülmesi ya da tamamen görmezden gelinmesi, onun içine kapanmasına ve zamanla bilime sığınmasına neden olmuştur. Görünmezlik takıntısının temeli de belki bu dışlanmışlıkta yatmaktadır.

Griffin, başta görünmez olmanın eğlenceli ve özgürleştirici bir deneyim olduğunu düşünür; fakat zamanla bu durumun aslında oldukça zorlu ve izole edici bir yaşam şekli olduğunu fark eder. Bu yüzden görünmezliği tersine çevirmenin yollarını aramaya başlar.

Wells’in Zaman Makinesi ya da Argonautlar kitabını okuyanlar, bilim insanlarının içine kapanıp deneyler yaptığı ve toplumdan dışlandığı benzer temaları hatırlayacaktır. Bilinmeyen, çoğu zaman korku doğurur. Halk, görünmezliği öğrendiğinde Griffin’i bir tehdit olarak görmeye başlar. Ve tıpkı geçmişte olduğu gibi, bu kez de ötekileştirilir. Ancak bu noktadan sonra güç dengesi tersine döner; zorbalığa maruz kalan Griffin, bu kez kendi zorbalığını dayatmaya başlar.

Bana kalırsa, bu romanı yalnızca bilimkurgu çerçevesinde değil; toplumsal normlara uymayan bireyin ötekileştirilmesi ve akran zorbalığı perspektifinden de değerlendirmek oldukça anlamlı olabilir. Görünmez Adam, görünmezliğin getirdiği teknik ve psikolojik dönüşümü işlerken, aynı zamanda bir toplumun bireye nasıl sınırlar çizdiğini de gözler önüne seriyor.

Keyifli okumalar dilerim 🙋‍♂️