
Mitch Albom’un “Cennetten Gelen İlk Telefon kitabında, Michigan’nın Coldwater kasabasında bir gün telefonlar çalmaya başlar ve ölülerin cennetten sevdiklerini aradığı iddiası ile tüm kasaba çalkalanır. Sadece kasabada mı? Bu haber ülkenin pek cok yerinde büyük yankı uyandırarak; gazetecilerin kasabaya akın etmesine neden olur. Yine basından herkes gibi din adamları ve halk ta bu gizemi çözmek için çalışır. Fakat bir taraftan da herkes kendi inançlarını ve kederlerini sorgulamaya başlar. Kitap, yalnızca bu olağanüstü olayı değil, aynı zamanda insan doğasının inanmaya dair duygularını ve iletişim arzusunu da yansıtır.
Bu noktada, kitabın mucize içeren kısımlarını bir kenara bırakıp iletişim mucizelerine yönelerek bir zamanlar iletişimin doğasını tamamen değiştiren bir isimden, Aleksander Graham Bell’den bahsetmemek olmaz.
Bay Graham Bell’in hikayesi, bir iletişim devriminden çok daha fazlasını temsil eder. Bu, sevgi, bağlılık ve azmin hikayesidir. Bell’in hayatında iki önemli kadın vardı: Kulakları duymayan bir anne ve hayatının aşkı yine o da işitme engelli bir insan olan Mabel Hubbard. Mabel, Bell’in öğrencilerinden biridir ve onun desteği, Bell’i hayallerinin peşinden gitmesi içi
müthiş cesaretlendirmiştir. Belki de Aleksander Graham Bell’in telefonu icat etme motivasyonunun ardında, bu iki kadınla iletişim kurma ihtiyacının olduğunu bile söyleyebiliriz.
1876’da Bell, telefonun patentini alır. Fakat aynı dönem ses dalgaları ile çalışma yapan başka mucitlerin de varlığı bu işi biraz zorlaştırmıştır.
Aynı gün Amerikalı bir mühendis ve mucit olan Elisha Gray de benzer bir patent başvurusu yapmıştır. Bell’in patentinin öne geçmesi ise bir dizi tesadüf ve akıllıca yapılan hamleler sayesinde olur. Bu duruma en iyi tanıtımı katıldığı bir fuarda henüz Kraliçe Viktorya’ya sunum yapmadan önce Brezilya İmparatorunun görmesi ve telefonun ahizesini kulağına götürdüğünde "Tanrım! Bu konuşuyor!” diyerek haykırması gösterilebilir. Zira bu olay İmparator'un bu şaşkın ve sarsıcı deneyimi hızlıca gündem olmuş ve Bell'in daha da tanınmasına yol açmıştır.
Günümüzde pek çoğumuzun hayatında oldukça önemli bir yeri olan telefonun mucidi Aleksander Graham Bell ‘i hemen herkes bilir ancak Thomas Watson ismini pek duyan yoktur diye düşünüyorum. Thomas Watson Bell’in özelikle ses dalgaları ile ilgili çalışmalarında asistanlığını yapmış bir kişidir. Onun ismi neden bu kadar önemli derseniz? Bell, ilk telefon konuşmasını yan odasında bulunan yardımcısı Thomas Watson ile gerçekleştirmiştir de ondan. Ve ona şöyle demiştir; “*Buraya gel Thomas, seni görmek istiyorum*,”
Böylece kurulan bu basit cümle, milyonlarca insan için bir dönüm noktası olmuş olur. Tıpkı Mitch Albom’un kitabındaki cennetten gelen telefonların insanlara umut olması gibi, Bell’in telefonu da zamanla uzakları yakın eden ve insanların iletişim kurma ihtiyacını güçlendiren bir alete dönüşür.
Telefon görüşmelerinin olmazsa olmazı olan “Alo” kelimesi ise Bell’den değil, Thomas Edison’dan gelir. Edison’un, fonetik olarak daha net olduğunu düşündüğü için önerdiği bu kelime, zamanla Graham Bell’in “Selam!” tercihinin önüne geçer.
Bugün hâlâ bu kelimeyle milyonlarca insan sevdiklerine seslenerek duygularını birbirine aktarmaya devam ediyor.
Kitaba geri dönersek, Coldwater’da yaşanan olaylar gerçek mi, yoksa bir yanılsama mı? Onu kitabı okuyup görün bence 🤷♂️Belki de önemli olan gerçeğin kendisi değil, insanların buna nasıl tepki verdiğidir. Tıpkı Bell’in telefonu icat ederken inancını ve umudunu hep diri tutarak bunu başarması gibi…
Sevgili dinleyiciler, iletişim konusu yalnızca teknik bir başarı ya da icat edilmiş bir nesne değildir. aynı zamanda hem başka hemde sevdiklerimizle kurduğumuz duygusal bağ için kıymetli bir ihtiyaçtır. Belki de Graham Bell’in telefonu icadı, Mitch Albom’un cennetten gelen telefonları gibi bir mucize değil, ama kesinlikle dünyayı daha samimi ve bağlı bir yer haline getirdiği kesin.
Bölümümüzün sonuna gelirken, şunu unutmanızı istemem; İletişim kurmak biz insnalar için önemli bir ihtiyaç... Bu sebeple “Sözlerinizin değerini bilin, onları dile getirmekten çekinmeyin ve sevdiklerinize ulaşmak için çaba gösterin.
“İletişimdeki en büyük devrim, yalnızca kelimeleri değil, kalpleri de birleştirebilmektir.”
Başka bir Akıl Fikir Gezegeni bölümünde görüşmek üzere, Sağlıcakla kalın 🤗
Comments