top of page

Bak şu iç sesin ettiklerine 🤨


Hiç bilmediğimiz bir yeri, bilmediğimiz bir dili, tanımadığımız kişileri görüp duyduğumuz zaman kendimizde hızlıca bir aşinalık duygusu yaratmak zorunda kalırız. Fakat ilk doğduğumuz an bunu yapmak pek mümkün değildir. Uyum sağlamak ve aşinalık yaratmak için geçmiş deneyimlerimizden, mevcut bilgilerimizden ve her ikisinin sentezinden yararlanmamız gerekir. Oysa bunların hiçbirinin olmadığı ve dünyaya ilk kez şahit olduğumuz zaman, yaptığımız şey basit bir taklitten öteye geçemez. İlk modellerimiz olan ebeveynlerimiz gerek mimik gerek jest, gerekse sözel olarak gelecekte olacağımız kişinin sınırlarını belirler, cesaretini biler, kişiliğinin oluşturacağı haraketlerin büyük bir çoğunluğunu en baştan ve yeniden çizer.


Farkında olup olmadığınızı bilememekle beraber, hepimizin içinde yetişkin olduğumuz halde özelikle en baskın ebeveyn tarafın iç sesini yaşatmakta ısrar ederiz. Ama çoğu insan bu sesleri kendi düşünceleri sanıp öyle biri olduğunu iddia etmekten geri durmaz.


Oysa baskın ebeveyn, (ki bu kişinin çoğunlukla en otoriter, en manipülatif, en duygusal, en kibirli, en narsisist, en çok bağımlı olduğunuz kişi ile aynı kişi olması muhtemeldir) bu ses içimizde adeta bir süper ego gibi görev alarak, eskiden belirlediği sınırları devam ettirmek ister. Zamanla insanların "Yahu gittikçe babama, anneme benziyorum ", demelerinin en büyük sebebi, bu seslerin giderek sizinle daha fazla uyumlanması anlamına gelebilir. Böyle bir iç sesin daimi kontrolü altında olmak, sürekli yanlış yapacağım, galiba bunu tek başıma başaramayacağım, asla böyle yapmamalıyım veya yapmamalıydım, dikkat et, elalem ne der, herkese rezil olmak mı istiyorsun? ... gibi kişinin kendini sürekli tetikte tuttuğu bir hale dönüşebileceği gibi. bu sesin her zaman kötü olacağı anlamına da gelmez. Bazen, annem olsaydı şöyle yapardı, babam olsaydı böyle davranır, şöyle söylerdi gibi hayat kurtarıcı pratikleri de hatırlamamız dağıldığını hissettiğimiz halet-i ruhiyemizin düzene girmesini sağlayabilir. Fakat bu son söylediğim kendini ve ebeveynlerini iyi tanıyan, büyürken kendi olabilmesine izin verilen bireylerde daha sık görülen bir durumdur. Yani çetrefilli bir durum karşısında mukayeseli düşünerek, hayat kurtaran fikri seçebilme becerisini geliştirmiş kişiler...


Ya siz! İçinizde sizinle birlikte büyüyen sesin kime ait olduğunu biliyor musunuz? Peki bu sesin sahibi sizi ne kadar etkisi altına alıyor ya da size ne kadar destek oluyor?


Bu konuda daha detaylı okuma ve araştıma yapmak isterseniz öncelikle iç sesinizin egosal şeklini öğrenmenizi öneririm. Transaksiyonel Analiz adıyla bilinen bu yönteme göre ; kişinin iç sesi üç şekilde gerçekleşebilir. Birincisi Ebeveyn Ego, ikincisi Çocuk Ego ve üçüncüsü Yetişkin Ego halidir. İsimlerinden de anlaşılacağı üzere, Ebeveyn ego, yargılayıcı, sürekli sizi başkalarıyla kıyaslayan, belli bir düzen içinde yaşamanızda ısrar eden manipülatif ego şeklidir. Çocuk ego, bazen şımarık, çoğu zaman takıntılı, ürkek, öfkeli ve korkularını yönetemeyen ego halidir. Yetişkin ego ise, objektif, mantığa dayalı kararlar verebilen, analitik düşünebilen, problem çözme becerisi olup kendi sorumluluğunu alabilen ego şeklidir.


İçsel ebeveyn sesleri eğer olumsuz ise kişinin kendi iç diyaloglarını bozarak onun yerini almaya çalışır ama bu seslerin farkında olmak, olumsuz etkilerini bir hayli azaltabilir. Örneğin, eleştirel ebeveyn sesini tanıyarak ve onun yerine olumlu bir içsel konuşma yerleştirerek, kişi kendi değerini artırabilir ve daha sağlıklı bir zihinsel duruma ulaşabilir. Ya da çocuk ego durumunu tespit ederek gereksiz korkularını giderip, takıntılı veya travmatik deneyimlerini çözümlemek için kendine yeni çıkış yolları bulabilir.


Eğer ki, iç seslerin sizi kontrol etmesini istemiyorsanız bu konuda terapi süreçleri size oldukça yardımcı olacaktır. Yok eğer ben şimdilik bu sürece girmek istemiyorum diyorsanız. Kendi ego durumunuzu bilmek ve onu daha yetkin ve yetişkin bir ego haline dönüştürmek için rasyonel aklınızı geliştirip, kendinizde tröpatik bir farkındalık yaratmanız gerekir. Tabi bu da önce içimizdeki seslerin kime ait olduğunu ve neden sürekli bizi hizaya çekmeye çalıştığını bilmekle başlar. O halde daha önce sorduğum soruyu yinelemek isterim. İçinizde sizinle birlikte büyüyen sesin kime ait olduğunu biliyor musunuz? Peki bu sesin sahibi yaşantınızı ne kadar etkiliyor veya sizi ne kadar destekliyor?


Başka bir Akıl Fikir Gezegeni bölümünde görüşmek üzere sağlıcakla kalın 🤗

Comments


bottom of page