Çocukluğun Sonu: Bir Arthur C. Clarke Romanı
- Öykü Yavuz
- 3 Haz
- 3 dakikada okunur

Amerikalı kurgu bilim yazarı Arthur C. Clarke’ın kaleminden çıkan “Çocukluğun Sonu” romanı yalnızca bir bilimkurgu romanı değil; aynı zamanda insanlığın kendi evrimleşmesi yolunda karşılaşabileceği bir kavşak noktası gibi bir konuyu da içerir.
Teknolojik ilerlemeye duyduğumuz hayranlıkla başlayan bu hikâye, çok geçmeden bu ilerlemenin ardındaki boşluğu irdeleyen bir sorguya dönüşür.
Kitabın başında 20.yy'lın ortalarında çekişmeli bir sekilde başlayıp uzun bir süre devam eden Amerika ve Sovyet Rusya arasindaki soğuk savaşa bir göz kırparız. Her iki ülkede savaş sonrası dünyada özelikle uzay araştırmaları konusunda söz sahibi olmak istemişlerdir.
Arthur C. Clarke da hikâyesinin girişinde, soğuk savaşın gölgesindeki iki süper gücün – Amerika ve Sovyetler Birliği’nin – gökyüzü üzerindeki sessiz ama amansız çekişmesine yer verir. Biri Amerikalı, diğeri Rus olan iki uzay araştırmacısı, hangi ulusun yıldızlara ilk adımı atacağı konusunda rekabet içindedir. Bu rekabet yalnızca teknolojik bir yarış değil; aynı zamanda ideolojilerin, hayallerin ve insanlığın kaderine dair derin bir temsil hâlini alır.
Her iki ülkede gösterdikleri çabalar ve rekabetçi tutumları ile diğerini yenmeye odaklanmış durumdadır. Gelin görün aynı günlerde gökyüzünü örten farklı uzay gemileri belirir. İçinde kim ya da nelerin olduğu, ilk başta hangi amaçla dünyaya geldikleri bilinmemektedir. Neden sonra bu uzaylı ırkın dünyaya gelme sebebinin savaşmak veya dünyayı ele geçirmek olmadığı anlaşılır. Hatta öyle ki, gayet barışçıl bir tutum sergileyerek, insanların yaşamsal tüm alanlarını; ekonomi , sağlık, eğitim… Yani aklınıza ne gelirse hepsi ama hepsi için bir çözüm yolunun varlığına inanmaktalardır.
Öyle de olur. Uzaylı ırkın, ki isimleri Overlord yani hükümdarlar olan bu yaratıklar dünyanın her yerinde adeta sonsuz bir barış ortamı tesis eder ekonomik olarak alım gücünü daha da yükselterek insanların boş zaman etkinliklerinin artmasını sağlarlar. Anlayacağınız dünyada tam bir ütopya kurulmuş olur.
E, bu cok güzel bir şey!
İlk bakışta insanların artan refah ve huzur seviyesi gercekten onlara da iyi gelir. Ancak tıpkı doğada olduğu gibi insan hayatında da bir takım zorlantılar olmazsa orada ne merak dolu bir araştırma, ne de bilimsel veya sanatsal bir gelişme olur. Nitekim insanların hobilerine ayıracak vakitleri arttıkça herhangi bir gelişme şöyle dursun varolanlar bile giderek sönümlenmeye başlar.
Zaten hükümdarların istedikleri de budur.
İnsanların arasında buna karşı çıkan özgürlük savaşçıları olsa da zaman Overlordlarının yanındadır.
Hükümdarlar, insanlığa kendilerini göstermemeyi tercih eder ve iletişimlerini yalnızca ses yoluyla, özellikle Karellen’in derin ve etkileyici sesiyle kurarlar. Bu gizlilik, onların fiziksel formlarının insanlık için rahatsız edici veya korkutucu olabileceği izlenimini verir. Romanın ilerleyen bölümlerinde, bu gizliliğin sebebinin insanlığın Hükümdarları gelecekten gelen bir kehanet yoluyla “kötülük ve korku sembolü” olarak algılamasıyla bağlantılı olduğu ortaya çıkar
Sonrasında kaçak bir şekilde hükümdarların gezegenine yolculuk yapan Jon Rodrick isimli bir karakterden az da olsa onların fiziksel özelliklerini öğrenebiliyoruz. Hükümdarlar; iri cüsseli, büyük kanatları olan, kafasının üzerinde iki sivri boynuz taşıyan ve dikenli kuyrukları olan uzay canlılarıdır.
Bu fiziksel özellikler ne kadar da ortaçağ döneminin hristiyan demonik yani şeytan tasvirine benziyor öyle değil mi?
Bu bağlamda hükümdarların dünyaya gelişide aslında bir kıyametin habercisi konumundadır. Yani geleceği şekillendirilen bir insan dünyası…
Bu arada, Dünya’daki çocuklar garip garip yetenekler geliştirmeye başlar. İnsanlığın yeni nesli, telepatik ve telekinetik güçler sergileyerek evrimsel bir dönüşüm geçirir. Hükümdarlar, bu çocukların Zihindar ismini verdikleri (Overmind) adı verilen kozmik bir bilinçle birleşmeye hazırlandığını açıklar. Zihindar, bireyselliği olmayan, evrensel bir bilinçtir ve insanlık, onun bir parçası olmak için evrilmektedir.
Kitabın sonlarına doğru Hükümdar Karelle'in şu sözleri hem üstün ve mistik güç Zihindar hakkında hemde kendilerinin dünyaya geliş hatta gönderiliş amaçları hakkında pek çok şeyi anlatır:
“*Yüzyıllık görevimin sonuna geldim. Artık hakikati açıklayabilirim.*
*Dünyanıza geliş amacımız, sizi nükleer yıkımdan korumaktan öteydi. Gerçek tehlike, fiziksel değil zihinseldi. Evrende zaman zaman ortaya çıkan ve açıklanamayan güçlerle siz de yüzleşmeye başlamıştınız. Parapsikolojik potansiyeliniz, kontrolsüz büyürse yalnızca sizi değil, başka zekâları da tehdit edebilirdi. Bu yüzden gönderildik.*
*Yalnızca koruyucularız. Sizden üstünüz, ama bizim de üstümüzde bir irade var. Ona Zihindar diyelim. O bizi kullandı, sizi izlememizi ve yönlendirmemizi sağladı. Çünkü siz, evrimsel bir eşiğe geldiniz: Homo Sapiens'in son neslisiniz.*
*Zihinlerinizde uyanan güçler bizi bile aşar nitelikte. Biz anlamaya çalıştık ama yetemedik. Dönüşüm bir çocukla başlar, ardından tüm türü sarar. Bu bir evrimdir, ama bedensel değil; zihinsel bir devrim. Yetişkinler bu dönüşüme kapalıdır. Geleceği çocuklar taşıyacak. Onları anlamayacaksınız bile. Artık insan değiller. Daha büyük bir bilinç, ortak bir zihin olacaklar.*
*Bu, sizin trajediniz. Ama aynı zamanda en büyük başarınız. Yeni tür, sizin eseriniz olacak. Onlara zarar vermemeniz için onları sizden uzaklaştırmak zorundayım.*
*Görevim bu: korumak.*
*İsterseniz karşı çıkın, ama engel olamazsınız. Artık daha yüce güçler devreye girdi. Bundan sonra ne yapacağınız size kalmış. Belki de en merhametlisi yok olmanız olurdu; ama buna karar vermek benim haddime değil.*
*Şunu bilin: Siz artık geçmişin ırkısınız. Ama size hep hayranlıkla bakacağız. Çünkü siz, geleceği doğurdunuz.”*
Bu pasajdan da anlaşılacağı üzere çeşitli parapsikolojik yetenekler geliştiren çocuklar bir zaman sonra Zihindarla daha doğrusu pek çok farklı ırklarında bulunduğu kolektif bilinçte bir araya gelerek farklı bir evrim boyutuna geçerler.
Çocukluğun Sonu, gezegenin çocuklarının hükümdarlar aracılığıyla Zihindarla bütünleşmesi ve dünyanın kurak ve tüm enerjisinin yok edilerek yok olması ile sona erer. Karellen Zihindarın emriyle uzay gemisini bir sonraki seçilmiş ırkın yaşadığı gezegene doğru hareket ettirir.
Komentarze